GERİ DÖNDÜREN GÖK
- MUSTAFA ALİ UÇAR
- 24 Mar
- 3 dakikada okunur

Dünya’nın atmosferi, yeryüzünü çevreleyen ve yaşamın devamını sağlayan karmaşık bir sistemdir. Atmosfer farklı tabakalardan oluşur ve her biri belirli fiziksel ve kimyasal özelliklere sahiptir. Bu tabakalar, hava olaylarını düzenler, Güneş’ten gelen zararlı ışınları filtreler, haberleşmeyi mümkün kılar ve gezegeni kozmik tehditlerden korur.
1. Troposfer (0-12/15 km)
Özellikleri:
Yeryüzüne en yakın atmosfer katmanıdır.
Hava olaylarının tamamı bu tabakada gerçekleşir.
Atmosferdeki toplam kütlenin %75’i bu bölgededir.
Su buharı ve karbondioksit (CO₂) bu katmanda en yoğundur.
Görevi:
Yeryüzünden yükselen su buharı burada yoğunlaşarak yağış olarak geri döner, bu sayede su döngüsü gerçekleşir.
İklim ve hava olaylarını düzenler.
Yeryüzünü ısıtır ve sıcaklık düzenini sağlar (ortalama sıcaklık her 1000 metrede yaklaşık 6.5°C düşer).
2. Stratosfer (15-50 km) – Ozonosfer
Özellikleri:
Troposferin hemen üzerinde yer alır.
Hava olayları burada görülmez, bu yüzden uçaklar genellikle bu tabakanın alt sınırında uçar.
Yükseldikçe sıcaklık artar çünkü bu tabaka Güneş’in morötesi (UV) ışınlarını emer.
Ozonosfer (Ozon Tabakası):
Stratosferin 20-30 km yükseklikleri arasında bulunur.
Ozon (O₃) molekülleri, Güneş’ten gelen zararlı ultraviyole (UV-B ve UV-C) ışınlarını emer.
Bu tabaka, biyolojik yapıları (insan DNA’sı, bitkiler ve mikroorganizmalar) UV ışınlarının zararlı etkilerinden korur.
Gökyüzü renginin mavi görünmesinde de rol oynar çünkü morötesi ışınların saçılması burada gerçekleşir.
3. Mezosfer (50-85 km)
Özellikleri:
Atmosferin en soğuk tabakasıdır (yaklaşık -100°C’ye kadar düşebilir).
İçinde neredeyse hiç su buharı veya hava akımı yoktur.
Yeryüzüne yönelen göktaşlarının çoğu bu tabakada sürtünme nedeniyle yanar, bu yüzden "ateş topları" veya "meteorlar" genellikle burada görülür.
Görevi:
Uzaydan gelen küçük göktaşlarını yakarak gezegenimizi korur.
Hava olaylarına doğrudan katkısı olmasa da, alt atmosferle üst atmosfer arasında ısı ve enerji transferine aracılık eder.
4. Termosfer (85-600 km) – İyonosfer de bu katmanda yer alır
Özellikleri:
Güneş’ten gelen yüksek enerjili X-ışınları ve morötesi ışınlarla ısınır.
Sıcaklık 1500°C ve üzerine çıkabilir, ancak hava çok seyrek olduğu için bu sıcaklık hissedilmez.
Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) ve yapay uydular bu tabakada yer alır.
İyonosfer (60-1000 km)
Termosferin bir parçasıdır ve serbest elektronların ve iyonların yoğun olarak bulunduğu bölgedir.
Radyo dalgalarını yansıtarak uzak mesafeli iletişimi mümkün kılar. (Örneğin, radyo, telsiz ve televizyon sinyalleri İyonosfer’den yansıyarak Dünya’ya geri dönebilir).
Kutup ışıkları (Auroralar) burada meydana gelir. Güneş'ten gelen yüklü parçacıklar (elektronlar ve protonlar), Dünya’nın manyetik alanı tarafından yönlendirilerek İyonosferde atmosferin gaz molekülleriyle çarpışır ve ışık yayar.
5. Ekzosfer (600 km ve üzeri)
Özellikleri:
Atmosferin en dış katmanıdır ve uzaya geçiş bölgesi olarak kabul edilir.
Hava molekülleri çok seyrek olduğu için, atmosferin diğer tabakaları gibi belirli bir sınırı yoktur.
Hidrojen ve helyum gibi hafif gazlar bu bölgede bulunur.
Görevi:
Uyduların rahatça hareket edebileceği düşük sürtünmeli bir ortam sağlar.
Dünyanın yerçekiminin etkisinin azaldığı bölge olduğu için bazı hafif gazlar uzaya kaçabilir.
6. Manyetosfer (Yeryüzünü Kuşatan Manyetik Kalkan)
Özellikleri:
Dünya’nın manyetik alanının etkili olduğu bölgedir ve atmosferin diğer tabakalarından farklı olarak manyetik alan çizgileri tarafından şekillenir.
Van Allen Radyasyon Kuşakları, Manyetosferin içinde yer alır ve yüksek enerjili yüklü parçacıkları hapseder.
Görevi:
Güneş’ten ve uzaydan gelen zararlı radyoaktif parçacıkları ve kozmik ışınları saptırır.
Jeomanyetik fırtınaların ve Güneş rüzgarlarının Dünya’yı etkilemesini engeller.
Kutup ışıkları (Aurora Borealis ve Aurora Australis) Manyetosferin üst kısımlarında oluşur.
Dünya’nın atmosferi, kendiliğinden var olamayacak kadar hassas dengelere dayalı bir sistemdir. Onun belirli gayelere yönelik işlevleri, bilinçli bir düzenin göstergesidir.
Atmosferin bu düzeni, ancak zorunlu ve mutlak bir varlık tarafından var edilmiş olabilir. Bu da, Vâcibu’l-Vücûd olan Allah’ın varlığının açık bir delili olarak karşımıza çıkmaktadır.
وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الرَّجْعِۙ
Andolsun o dönüşlü göğe, TARIK 11

.
Rec' Kelimesi
Bil ki, Cenâb-ı Hak, Kendisinin birliğinin ve ahiret gününün delillerini bitirince, bir başka biçimde yemin etmiştir. Cenâb-ı Hakk'ın, “Ve's-semâi zâti'r-rac'i” ifâdesine gelince, biz deriz ki: Zeccâc şöyle demektedir: "Buradaki “Er-Rac'i” kelimesiyle, tekrar tekrar geldiği için, yağmur kastedilmiştir." Bil ki, Zeccâc'ın ve diğer dilcilerin, “Er-Rac'i” kelimesinin, ta baştan yağmur manasında vaz olunmuş bir isim olmadığı, tam aksine yağmura, mecazî olarak bu ismin verildiği hususu gayet açıktır. MEFÂTÎHU'l-GAYB. Fahreddin er-Râzî'nin (ö. 606/1210)
Müfessirler, "Er-Râci" kelimesinin "tekrar tekrar geldiği için yağmur anlamına geldiğini" söylememiştir. Eğer burada sadece yağmur kastedilseydi, doğrudan "yağmurlu göğe yemin olsun" denilebilirdi. Ancak daha kapsamlı bir kelimenin kullanılmış olması, Kur’an’ın ilahi kelam olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Şimdi şu soruyu soruyoruz: Gökyüzü tabakalarının henüz yakın bir geçmişte keşfedilen bu özelliklerinin 1400 sene önce nazil olan Kur’an’da belirtilmesi ne anlama gelmektedir?
Bu, Kur’an’ın Allah’ın sözü olduğundan başka bir şey ile izah edilebilir mi?
Öyle ya, gökyüzünün “geri çevirme” özelliği bu asırda daha yeni keşfedilmiştir. Bu bilgiye bundan 1.400 sene önce yaşamış bir beşerin, hem de okuma-yazma bilmeyen bir beşerin sahip olduğunu hiçbir akıl sahibi kabul etmez.
Eğer Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğu kabul edilmezse, 1400 sene evvel yaşamış bir beşerin elektro teleskoplarla gökyüzünü incelediğini ve bu bilgilere kendi başıyla ulaştığını kabul etmemiz lazım gelir. Bunu kabul edene ise akıllı ve insan denilemez.
Araştırma Derleme: MUSTAFA ALİ UÇAR
Comments