54- kamer suresi (Hubeyb öndeş meali)
Güncelleme tarihi: 1 Şub 2020
1- Saat, yaklaştı ve Ay bölündü.¹
¹: Bu ifade, "Ay, kıyamet vakti bölünecektir" şeklinde de yorumlanmıştır. "iş açığa çıktı" anlamında da. (müfredat : شق, kurtubi) peygamberin zamanında Ay'ın ikiye bölünmüş olduğunu savunanlar çoğunluktadır.
Ayette "bölündü" şeklinde geçmiş zaman fiili anlatılması, gelecekte olmasına engel değildir. Olayın kesinlikle olacağını belirtmek için, pek çok ayette olaylar geçmiş zaman fiili ile anlatılır. (kontrol ediniz: 39:68; 75:8,9; 25:30; 7:44-48; 6:128; 20:125,126; 23:112-114)
2- Herhangi bir ayet [mucize] görürlerse, vazgeçerler ve "Devam eden bir sihirdir" derler.
3- Yalanladılar ve keyiflerine uydular. Her bir iş, yer bulucudur (gerçekleşecektir).
4-5- Elbetteki, içinde [kötülükten] kovucu/engelleyici [şeyler] yani tam-yeterli bir hikmet bulunan haberlerden kendilerine gelmişti. Artık, uyarıcılar fayda vermiyor.
6- O halde, onlardan yüz çevir. Davetçinin, tanınmayan bir şeye davet ettiği günü [an]!¹
¹: "yevmE=يوم" kelimesi, gizli bir "uzkur=أذكر" emri ile mensuptur. (Beydavi)
7-8- Onlar, bakışları düşkün bir halde, davetçiye doğru hipnoz olmuş bir halde, sanki yayılan çekirgeler gibi mezarlardan çıkarlar. Kâfirler [gerçeği örtenler] "Bu, zor bir gündür." derler.
9- kendilerinin öncesinde Nuh'un milleti yalanladı. Ardından, kulumuzu yalanladılar ve "cinlenmiştir/delirmiştir" dediler. O da, [onlar tarafından] engellendi.
10- Ardından, RAB'bine "Ben, yenildim. Artık, (adıma) yardım iste!"¹ diye dua etti.
¹: "intisar=انتصار" yardım talep etmektir. (müfredat: نصر)
11- Ardından, göğün kapılarını boşalan bir su ile açtık.
12- Yeri, gözler [pınarlar] halinde fışkırttık. Böylece, belirlenmiş bir emir üzerine Su[lar], karşılaştı [bir araya geldi].
13- Onu, tahtalar/gemi parçaları ve çiviler sahibinin (geminin) üzerinde taşıdık.
14- Kendisi göz ardı edilmiş olan kimseye bir karşılık olarak, gözetimimizle [korumamız altında] akıp gidiyordu.
15- Elbetteki, onu [o gemiyi] bir ayet [mucize] olarak bıraktık. Artık, hiçbir öğüt alan yok mudur?
16- Artık, azabım ve uyarım nasıl olmuş?
17- Elbetteki, hatırlatmak için kur'an'ı kolaylaştırdık. Artık, hiçbir öğüt alan yok mudur?
18- Ad [milleti] yalanladı. Artık, azabım ve uyarıcılarım nasıl olmuş?
19-20- Gerçekten biz, İnsanları çeken sarsar [dondurucu/uğultulu] bir rüzgarı, devam eden mutsuz bir günde onların üzerine gönderdik. Onlar, sanki kökünden sökülüp çıkarılmış hurma ağacının arkası/kökü gibile