top of page

63- Münafıkun suresi (Hubeyb öndeş meali)

1- Münafıklar [İkiyüzlülük yapanlar] sana geldikleri zaman, "Senin, Allah'ın Elçisi olduğuna şahitlik ediyoruz." dediler. Hâlbuki Allah biliyor ki, kesinlikle sen kendisinin gerçekten Elçisisin. Allah şahitlik ediyor ki, kesinlikle, Münafıklar [İkiyüzlülük yapanlar] gerçekten yalancıdır.¹

¹: Münafıkların söyledikleri şehadet sözü doğru olmakla birlikte, onların Kalplerinde olmayanı dilleriyle söylemesi sebebiyle "Yalancı" olarak nitelendirilmiştir.

2- Yeminlerini bir saklanış edinip Allah'ın yolundan çevirdiler. Gerçekten onların bulunmakta oldukları eylem ne kötüdür!

3- İşte bu, onların inanmış sonra da gerçeği örtüp göz ardı etmiş olmalarından dolayıdır. Artık, kalplerinin üzeri damgalanmıştır. Artık, anlamıyorlar.

4- Onları gördüğün zaman, onların cisimleri senin hoşuna gider. Konuşurlarsa, onların konuşmasını dinlersin. Onlar, sanki (duvara) dayanmış ağaç parçaları gibidir.¹ Her çığlığı, kendilerine karşı sanıyorlar, onlar düşmandır o halde onlara dikkat et! Allah ile savaşacak dereceye geldiler², nasıl da [Hak'tan, yalanlara] ters döndürülüyorlar!

¹: onlar meyve veren ağaç gibi değerli değildir; meyvesiz, kuru bir ağaç parçası gibi değersizdir.

²: "ka'tele= قاتل" sözü, mufaale (karşılık yapılan eylem) babından bir fiildir. Bunun beddua manasında olduğu söylenmiştir ancak doğrusu bu kelimenin "Allah ile karşılık savaşacak hale geldiler" manasında olmasıdır (müfredat : قتل) tıpkı bakara 278. Ayette "...Allah ve Elçisi tarafından bir harp içinde bulunuyorsunuz..." ifadesine benzer. Maide 33. Ayette "Allah ve Elçisi ile harp etmeye çalışan" ifadesi de buna örnektir.

5- Kendilerine "Haydi gelin, Allah'ın Elçisi sizin için bağışlanma istesin." denildiği zaman, başlarını çevirdiler (kibirlendiler). Onları, büyüklük taslayanlar olarak, şiddetle yüz çevirirken gördün.

6- Onlar için bağışlanma diledin mi? Yoksa dilemedin mi? [fark etmez] onlara göre eşittir. Allah, onları asla bağışlamayacak. Gerçekten Allah, hadlerini aşanlar milletine yol göstermez.

7- Onlar [ikiyüzlüler], "Allah'ın Elçisinin yanındaki kimselere, onlar dağılıp gidene kadar harcama (infak) yapmayın." diyenlerdir. Hâlbuki, göklerin ve yerin [tüm evrenin] hazineleri, sadece Allah'ındır; fakat Münafıklar [İkiyüzlülük yapanlar] anlamıyorlar.

8- "Yemin olsun ki, eğer şehire geri dönersek, en üstün olanlar, en alçak seviyede olanları, mutlaka ama mutlaka ondan [o şehirden] çıkaracaktır" diyorlar. Hâlbuki, (o) izzet Allah'ındır, Elçisinin'dir ve inançlılarındır; fakat Münafıklar [İkiyüzlülük yapanlar] bilmiyorlar.

9- Ey inanmış olanlar! Mallarınız da çocuklarınız da sizi Allah'ın zikrinden yana oyalamasın. Bunları yapanlar (evet!) onlar kaybedenlerin ta kendileridir.

10- Birinize ölüm gelip de "RAB'bim! Beni çok yakın bir ecele [süreye] kadar erteleseydin de sadaka verseydim¹ ve düzgün-iyi kişilerden olsaydım [olmaz mıydı?]" demesinden önce, sizi rızıklandırdığımızdan harcama (infak) yapın.

¹: "ekun=أكن" fiili, "essaddeka=أصدق" fiilinin mahaline atıf yapmıştır. Onun mahalli ise, cevap cümlesi olduğu için "ekun=أكن" şeklinde bitmiştir. Normalde cümle "...essaddek ve ekun=أصدق واكن" takdirindedir. Sorunun cevabı olarak gelen "fe=ف" harfi "saddek" fiilini nasb etti, "ekun=أكن" fiili, onun mahaline atıf olduğu için cezm edildi. (Bu açıklama, ayetin gramer hatası olduğunu düşünenler için yazılmıştır.)

11- Allah, hiçbir canı, kendi eceli [süresi] geldiği zaman ertelemez. Allah, eylemlerinizden devamlı haberdardır.

192 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page