1- Gerçekten biz Nuh'u, kendi milletine "Can yakıcı bir azabın kendilerine gelmesinden önce, milletini uyar!" diye gönderdik.
2-4- [Nuh] "Ey milletim! Gerçekten ben, ''Allah'a kulluk edin , kendisinden korunup sakının ve bana gönülden itaat edin ki, cezayı gerektiren işlerinizden [bir kısmını] size bağışlasın ve isimlendirilmiş [belirlenmiş] bir süre sonuna kadar sizi ertelesin." diye sizin için apaçık bir uyarıcıyım. Gerçekten, Allah'ın süre sonu geldiği zaman, ertelenmez. Şayet, biliyor olsaydınız.." dedi.
5-7- [Nuh] "RAB'bim! Gerçekten ben, milletimi gece ve gündüz davet ettim. Ardından, davetim onları[n] kaçış[larından] başkasını hiç artırmadı. Gerçekten ben, her ne zaman kendilerini bağışlaman için onları davet ettiysem, parmaklarını kulaklarının içine tıkadılar, kıyafetlerine büründüler, ısrar ettiler ve olabildiğince büyüklük tasladılar.
8- "Sonra, gerçekten ben onları açıkça/yüksek sesle davet ettim."
9- "Sonra, gerçekten ben, kendileri için ortaya sunarak [davet] ettim, olabildiğince gizli bir şekilde de [davet] ettim."
10-13- "Ardından, "RAB'binizden bağışlanma dileyin -ki Gerçekten o, [en başından beri] çok bağışlayandır- göğü(yağmuru)¹ üzerinize bol bol göndersin, mallar ve çocuklar ile size destek versin, sizin için cennetler [bahçeler] yapsın ve sizin için ırmaklar yapsın. Size ne var ki, Allah için bir onur beklemiyorsunuz?" dedim." [dedi].
¹: "sema=سما" yerden yukarıda olan her şey için kullanılır. (kurtubi bakara 19, müfredat: سما) burada da yağmur anlamındadır.
14- "Sizi, aşamalar halinde yaratmıştı."
15-16- Hiç görmedin [bilmedin] mi, Allah yedi göğü tabakalar halinde nasıl yaratmış? onların [göklerin] içinde Ay'ı bir aydınlık (yansıtan)¹olarak yaptı, güneşi bir lamba olarak yaptı.
¹: Yunus 5. Ayetin dipnotuna bakınız.
17- Allah, sizi yerden bir bitki olarak bitirdi [yetiştirdi].
18- Sonra, sizi onun [yerin] içine iade eder ve sizi bir çıkarış olarak çıkarır.
19-20- Allah, ondan [yerden] uzak- derin vadi yollarına koyulmanız [gitmeniz] için, yeri [yeryüzünü] sizin için genişçe/büyükçe¹ yaptı.
¹: "bisat=بساط" genişçe olan yer manasındadır. (Müfredat: بسط maddesi) bu fiil "[avucunda] tutmak" kelimesinin zıttı olarak [yani açmak manasında] da kullanılır. (Halil b. Ahmet kitabu-l Ayn: بسط maddesi)
Örneğin şura 27. Ayette aynı fiil “rızkı genişletmek/artırmak” manasında, bakara 247, Araf 69, ayetlerinde “güç/kuvvet” manasında, rum 48. Ayette bulutların etrafa yayılması manasında kullanılır. Kısacası bu kelimenin dünyanın şekliyle alakası yoktur.
21- Nuh "RAB'bim! Gerçekten onlar, bana isyan ettiler, kendisini[n] malını ve çocuğunu hiç artırmayan, ancak kaybı[nı] artıran kimseye uydular." dedi.
22-24- "Oldukça büyük bir plan olarak plan yaptılar. "Tanrılarınızı sakın bırakmayın! Ne veddi, ne suva'yı, ne yakus'u, yauk'u ve nasr'ı [hiç birini]sakın bırakmayın!" dediler. Pek çoğuna yolu kaybettirmişlerdi. Zalimleri[n] ancak sapkınlığını arttır!" [dedi]
25- Onlar, hatalarından dolayı boğuldular/batırıldılar, ardından bir ateşe girdirildiler, ardından kendileri için Allah'tan beride hiçbir yardımcı hiç bulamadılar.
26-27- Nuh "RAB'bim! Yerin (bölgenin) üzerinde, kâfirlerden [gerçeği örtenlerden] hiçbir yerleşen [kimse] bırakma! Gerçekten sen, onları bırakırsan, senin kullarına yolu kaybettirirler ve ancak [ilahi sınırları] parçalayan çokça Kafir [gerçeği örten nankör] doğururlar." dedi.
28- "RAB'bim! Beni, annemi ve babamı¹, evime inançlı olarak girmiş kimse[ler'i], inançlı erkekleri ve inançlı kadınları bağışla. Zalimleri[n] ancak, yıkımını arttır."
¹: "veledeyye=ولديّ" yani "iki çocuğumu" şeklinde de okunmuştur. (zad'ul mesir)
Comments