1-7- Peş peşe gönderilenler, ardından estikçe esenler, yaydıkça yayanlar, ardından ayırdıkça ayıranlar, ardından bir özür için veya bir uyarı için¹ hatırlatmayı (zikri) atanlar delildir ki: ne vaat olunuyorsanız [size ne söz veriliyorsa] o kesinlikle ama kesinlikle gerçekleşicidir.
¹: Bu iki ifade meful'un min eclih'tir. (Halebi: duru-l mes'un)
8- Artık, yıldızlar silindiği zaman,
9- Gök, yarıldığı zaman,
10- Dağlar, toz toprak edildiği zaman,
11- Elçiler, vakitlendirildiği zaman,
12- "Hangi gün için süre sonları belirlendi?"
13- "Ayırma günü için..."
14- Ayırma günü nedir? öngörmeni ne sağladı?
15- O gün, yalanlayanlara yazıklar olsun!
16- öncüleri-öncekileri hiç helak etmedik mi?
17- Sonra, onları sonrakilerin [peşine] bağladık.
18- İşte, suçlulara bunun gibi yaparız.
19- O gün, yalanlayanlara yazıklar olsun!
20- Sizi, hakir bir sudan hiç yaratmadık mı?
21-22- Ardından, onu bilinen bir ölçüye kadar korunmuş bir durağın içine yerleştirdik.
23- Ardından, ölçüledik. Artık ne güzel ölçüleyenler[iz]!
24- O gün, yalanlayanlara yazıklar olsun!
25-26- Yeri; dirileri ve ölüleri² bir kucaklayıp kuşatan¹ yapmadık mı hiç?
¹: (müfredat : كفت & İbni faris:Mekayısi-l lugat: كفت)
²: "ehyaen ve emvat=أَحْيَآءً وَأَمْوٰتاً" ifadeleri, takdiri bir "tekfutu=تكفتو" fiili ile mensuptur. (Halebi: duru-l mes'un, Müşkül i'rab-ul kur'an)
27- Onun [yerin] içinde, yüksek ağırlıklar meydana getirdik. Size, tatlı bir su içirdik.
28- O gün, yalanlayanlara yazıklar olsun!
29- Kendisini yalanlamakta olduğunuz [şeye] doğru yola koyulun.
30-31- Üç kol/bölüm sahibi olan, gölgelendirici olmayan ve alevden [herhangi bir şeye karşı bile] yeterli gelmeyen bir gölgeye doğru yola koyulun.
32- Gerçekten o [alev], saraylar¹ gibi kıvılcım atıyor.
¹: "kasr=قصر" saray anlamındadır. Bunun tahta, deve boynu, anlamlarına geldiği de söylenmiştir. (Zad'ul mesir,)
33- Sanki o, sarı develer gibidir.
34- O gün, yalanlayanlara yazıklar olsun!
35- Bu, onların konuşamayacağı gündür.
36- Kendileri için izin verilmez ki özür sunsunlar...
37- O gün, yalanlayanlara yazıklar olsun!¹
¹: Tekrir sanatıdır.
38- Bu, ayırmanın [gerçeği ortaya çıkarmanın] günüdür. Sizi ve öncüleri-öncekileri topladık.
39- Eğer, size ait bir plan var idiyse, bana da plan yapın!
40- O gün, yalanlayanlara yazıklar olsun!
41-42- Gerçekten, korunup sakınanlar (muttakiler) gölgelerin [izzet ve zenginliğin¹], gözlerin [pınarların] ve çokça iştahlandıkları ne varsa onun içindedir.
¹: "zıl=ظل" kelimesi, izzet ve refah için de kullanılır. (müfredat : ظل)
43- Bulunmakta olduğunuz eylemleriniz sebebiyle afiyetle yeyin ve için!
44- Gerçekten biz, güzellik [iyilik] edenlere bunun gibi karşılığını veriyoruz.
45- O gün, yalanlayanlara yazıklar olsun!
46- Yeyin ve pek az geçinin [bakalım!] Gerçekten siz, suçlusunuz.
47- O gün, yalanlayanlara yazıklar olsun!
48- Kendilerine "Rüku edin!" denildiği zaman, rüku etmediler.¹
¹: "Namaz kılın denildiği zaman kılmadılar" anlamına da gelebilir. Belegat açısından, bir şeyin bir parçası söylenerek, onun tamamı kasıt edilebilir.
"Allah'a boyun eğin denildiği zaman, boyun eğmediler" anlamında da olabilir. Buna göre, "Rüku" mecaz anlamda kullanılmıştır.
49- O gün, yalanlayanlara yazıklar olsun!
50- Artık, bundan sonra hangi söze inanırlar?
Comments