top of page

79- Naziat suresi (Hubeyb öndeş meali)

Güncelleme tarihi: 31 Oca 2020

1-5- Boğuk bir şekilde çekip çıkaranlar¹, titrek bir şekilde hareket edenler,² tenzih ettikçe edenler, ardından yarıştıkça yarışanlar, ardından herhangi bir emri/işi planlayanlar delildir ki...³

¹: 1-5 ayetlerine kadar anlatılanların, Meleklerin sıfatları olduğu söylenmiştir. (Beydavi) bu ifade, ruhu şiddetle çıkarmalarına yorumlanmıştır. (müfredat :نزع)

²: "neşit=نشط" titreme ve hareket anlamındadır. (Mekayısi-l lugat: نشط) kasıt edilenler, bir yoruma göre yıldızlardır. (müfredat:نشط) Bir başka yoruma göre ise, "canı yumuşakça çıkaran melekler" anlamındadır. (zad'ul mesir)

³: Kasemin cevabı atılmıştır. Çünkü sonraki ayet buna işaret etmektir. Cevap "letebeasunne=لتبعثُنَّ‏" yani "mutlaka ama mutlaka diriltileceksiniz" şeklindedir. (Zamahşeri: keşşaf, Müşkül i'rab-ul kur'an, )

6-7- Sarsıntının sarsacağı ve takipçinin ona bağlı olacağı günü [an!]¹

¹: "YevmE=يوم" kelimesi, hazf edilmiş bir "uzkur=أذكر" yani "hatırlayıp an! (zikir et)" emri ile mensuptur.

8- O gün, kalpler hızlı hızlı atar.

9- Onların [kalplerin] bakışları mahçuptur.

10-11- "Gerçekten biz mi? çukurun [kabirlerin]¹ içindeyken geri döndürülecek miyiz [yeniden dirilecek miyiz]? Bir yığın çürük kemik olduğumuz zaman mı?" diyorlar.

¹: Bir görüşe göre, "hafr" kelimesi "kabirler" anlamındadır. (müfredat : حفر)

12- "O zaman işte bu, kaybeden (gereksiz) bir tekrardır." dediler.

13- Artık [bilin ki] o, sadece bir tek haykırıştır.

14- [Haykırışın] ardından, bir bakarsın ki onlar meydandadır.

15- Musa'nın olayı/sözü sana geldi mi?

16- Hani kutsanmış 'Tuva' vadisinde RAB'bi ona seslenmişti.

17- "Firavun'a git. Gerçekten o, taşkınlık etti."

18-19- "Ardından, "(Günahlardan) Arınmayı ve RAB'bine doğru sana yol göstermemi böylece (RAB'bine) saygılı olmayı ister misin?¹" de."

¹: Buradaki "هَلْ لَكَ إِلَى أَنْ تَزَكَّى‏" ifadesine anlam itibariyle meal verildi. (bkz; Fahreddin Razi, Halebi:duru-l mes'un)

20- Ardından [Musa] ona daha büyük olan ayetleri [işaretleri] gösterdi.

21- Ardından [Firavun] yalanladı ve isyan etti.

22- Sonra koşa koşa arkasını döndü.

23-24- Ardından, bir araya toplayıp seslendi, ardından "Ben, en yüce RAB'binizim!" dedi.

25- Derken, Allah onu [Firavun'u], sonun ve ilkin caydırıcı[bir cezası] olarak yakaladı.

26- Gerçekten, saygılı olan/çekinen kimse[ler] için işte bunda mutlaka bir ibret vardır.

27- Yaratma bakımından siz mi daha şiddetlisiniz/zorsunuz? Yoksa Gök mü? [Allah] onu [göğü] bina etti.

28- Onun yukarıya doğru kalınlığını/çatısını¹ yükseltti. Ardından, onu eşitledi.

¹: "semke=سمك" kelimesi yukarıya doğru giden yükseklik veya çatı anlamındadır. (Zamahşeri: keşşaf, beydavi, kurtubi) atmosfer bir koruyucu olarak dünya için çatı görevi görüyor. Atmosfer olmasaydı, meteor taşları dünyaya çarpar, güneş ışınları dünyayı yok ederdi.(bkz: ozon tabakası, meteor taşları) Peki atmosferin yükselme olayı nedir? Atmosfer dünyada bir buhar olarak oluşur. Ateş kütlesi olan dünyanın soğuması ile ortaya çıkan buhar, göğe yükselip atmosferi oluşturuyor. (bkz: Dr. melik kara, yerkürenin ve atmosferin oluşumu) Böylece “yükselme” olayı gerçekleşmiş oluyor.

29- Onun [Göğün] karanlığını bulanıklaştırdı/körleştirdi¹; onun aydınlığını çıkardı.

¹: (Müfredat ve Halil b. Ahmet: kitabu-l ayn: غطش)

30- Bir de yeri [dünyayı]... bundan sonra¹ onu [yeri] yerinden giderdi [onardı]².

¹: "ba'de ze'like=بعد ذالك" ifadesinin "bundan sonra", "bununla birlikte" ve "bundan önce" anlamında olduğu da söylenmiştir. (kurtubi) "bundan önce" anlamını verenlerin dayanağı pek sağlam değildir. Enbiya 105. Ayette geçen "Zikir'den sonra, zebur'da.." ifadesinden "Sonra" manası verilen yine aynı ifadedir. Zikri kur'an kabul ederek "kur'an'dan önce zebur'da" anlamı vermişlerdir. Ancak "Zikir" ile kasıt edilen Tevrat olabilir. Bu yüzden isabetli bir anlam değildir. "Bununla birlikte" anlamını verenlerin delilleri ise kalem 13. Ayette geçen "bundan sonra da kötülükle damgalanmış" ifadesinde geçen "Sonra" kelimesidir. Bu ifadenin "bununla birlikte kötülükle damgalanmış" manasında olduğunu söylemişlerdir. Bu da gayet uygundur.

²: Verilen genel anlamlar aşağı yukarı "yerinden gidermek, oynatmak, başka yere taşımak, yaşama elverişli hale getirmek onarmak" anlamlarındadır. (müfredat: دحا, Fahreddin Razi, kurtubi, zamahşeri: belegat esası: دحو)

31- Ondan [yerden] suyunu¹ ve otunu² çıkardı.

¹: Dünyanın soğuma aşamasında suyun kendisinin içinden çıkmasına işaret ediyor olabilir. (Dünyanın bu aşaması ile ilgili detaylı bilgi için bkz: Dr. Melik kara, yerkürenin ve atmosferin oluşumu)

²: Dikkat ederseniz, bitkilerin oluşumu atmosferden sonra anlatılıyor. Çünkü mevcut verilere göre bitkilerin oluşması için atmosfere ihtiyaç var. Atmosfer ilk oluştuğu anda oksijen yoktu, sonradan oluştu. Ayrıca dünyanın ilk başta bir ateş kütlesi gibi olması sebebiyle, ilk başta suyu yoktu. Mevcut olan bazı bilimsel verilere göre, dünyadaki su sonradan oluşuyor. Konuyla ilgili BBC dergisinden küçük bir bölüm bırakayım; Her türlü yaşamın kaynağı olan su, 4,5 milyar yıl önce Dünya oluştuktan yüz milyonlarca yıl sonra yabancı bir madde olarak, donmuş parçalar halinde uzaydan geldi dünyaya. O sırada gezegenimiz yanardağların sürekli patladığı kupkuru bir yerdi… Dünya yüzeyindeki suyun hemen hemen tamamı onu oluşturan kaya ve buz parçalarından gelmişti. Fakat atmosfer henüz oluşmadığı için bu su molekülleri kaynayıp uzaya uçuyordu.

Fakat bu arada yaşanan jeolojik olaylar sonucu gezegenin içinden yüzeye doğru su çıkmaya devam ediyordu. Demir gibi ağır elementler gezegenin merkezine doğru akıyor, bugün bildiğimiz haliyle Dünya’nın dış kabuğu, manto ve çekirdeği şekil alıyordu. Manto soğudukça su ve diğer uçucu maddeler yüzeye doğru çıkıyor, ısınan su buharı ise yanardağ ağızlarından dışarı çıkıyordu… . Böylece 500 milyon yıl önce Dünya’nın atmosferi ve ısısı istikrarlı bir hal aldı ve dışarı sızan su buharı soğuyup yoğunlaştı. Bunun sonucunda yağmur yağmaya başladı. Hem de binlerce yıl boyunca. Artık Dünya’nın yüzeyinde bir miktar su birikmişti. (bkz: BBC dergi- okyanuslar nasıl oluştu?)

32- Bir de dağlar.. Onları [Dağları] ağırlaştırdı.

33- Sizin için ve sağmal hayvanlarınız için bir geçimlik olarak [bunlar oldu].

34-36- Artık, daha büyük kuşatan geldiği zaman, yani¹ insanın ne gayret ettiyse onu hatırlayacağı ve kızgın ateşin, görenler için bariz [açıkça görünür] olacağı gün..

¹: idmar edilmiş bir "eaniy=أعني" fiili sebebiyle "yevmE=يوم" kelimesi mensuptur. (Halebi :duru-l mes'un)

37-39- Artık, taşkınlık yapmış ve dünya [ilk] hayatını tercih etmiş kimse[ler'e] gelince: Kesinlikle kızgın ateş, barınağın ta kendisidir.

40-41- RAB'binin makamından korkan ve (o) nefsi, (o) keyiften engelleyen kimse[ler'e] gelince: kesinlikle cennet, barınağın ta kendisidir.

42- Saat'ten yana sana soruyorlar: "Onun demir atması [gerçekleşmesi] nerede?"

43- Onun zikrinden neyin [hangi bilginin] içindesin ki?

44- Onun [Saat'in] son noktası sadece RAB'binedir.

45- Sen, sadece ona [Saat'e] saygılı olan kimseleri uyaransın.

46- Onlar, onu [saati] görecekleri gün sanki (dünyada) bir akşam veya onun [akşamın] aydınlığından [daha fazla süre] hiç kalmamış gibidirler.

711 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page