top of page

NİSA 34 AYETİ TEKNİK İNCELEMESİ

Güncelleme tarihi: 8 Eki 2023





اَلرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَٓاءِ بِمَا فَضَّلَ اللّٰهُ بَعْضَهُمْ عَلٰى بَعْضٍ وَبِمَٓا اَنْفَقُوا مِنْ اَمْوَالِهِمْۜ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللّٰهُۜ

وَالّٰت۪ي تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِي الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّۚ فَاِنْ اَطَعْنَكُمْ فَلَا تَبْغُوا عَلَيْهِنَّ سَب۪يلًاۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلِيًّا كَب۪يرًا



Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (hafifçe) vurun. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.

NİSA 34 AYETİ


Özet: Bu çalışmamızda nisa 34 ayete geçen kelimeleri bütüncül olarak alıp ayetin kendi içi bütünü sure bütünü ve kuran bütünlüğü ile bakıp peygamberin uygulamaları ile birlikte değerlendirdik Erkeğin sorumlukları ve yetkinlikleri olduğu gibi kadınında ayrı yetkinlik ve sorumlulukları vardır ilgili ayeti okurken kadın ve erkeğin arasında farkların olduğunu göz önünde bulundurmamız gerekmekle birlikte vurma eyleminin peygamberin sözleri ile şiddet unsuru bir dövme olmadığı sonucuna ulaştık


Ayete geçen kelimelerin sözlüklerde tefsirlerde kuranda kullanıma bakalım


Ayete geçen قَوَّامُونَ kavvâmûne Koruyucu gözetleyici yönetici reis gibi anlamlarda kullanılmaktadır.


Burada olan yönetici reis anlamı zorla istediğini yaptıran değil istekleri yerine getiren yöneticidir nitekim kurada kullanımları da bunu desteklemektedir.


İnsanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması her birinin ayrı fiziksel ve zihinsel özelikleri ve yetkinlerine yöneliktir Allah katında üstünlük takva iledir HUCURÂT -13.


Genelde erkeğin hem fiziksel farkından dolayı koruması gözetlemesi ayrıca ''mallarından harcama yaptıkları'' için yönetici ve fiziksel bir üstünlüğü vurgulanmaktadır.


Erkeğin “kavvâm” olması hangi yetkileri ve vazifeleri ihtiva etmektedir? Bu soruya verilen cevaplar eskiden yeniye değişik olabilmiştir. Yalnızca âyet ve hadislerin lafızlarını değil, bunların yanında uygulamayı ve dolayısıyla örf ve âdeti de göz önüne alan müctehid ve müfessirler, sözlük mânası “bir şeyin üzerinde duran, hâkim olan, özen gösteren, onunla yakından ilgilenen” demek olan kavvâmlığa, “reislik, yöneticilik, eğitim, koruma, savunma, ıslah, kazanma, üretme” mânalarını yüklemişlerdir. Tarih boyunca erkekler bu işleri ve sıfatları, fiilen kadınlardan daha ziyade yüklenmişlerdir. Çağımızda kelimeye yüklenen hâkim mâna ise “aile reisliği”dir. Kuran yolu tefsiri


Not: Burada aile kanunu koyan bir beşer olmadığını her şeyin sahibi olan yaratıcı olduğunu unutmamamız gerekiyor. İkinci bir hususta erkeğin de kadınında bütün görevleri yerine getirmesi ile bunların geçerli olduğunu unutmamamız gerekiyor. bağlamda dikkat edilirse mallarından harcama yapmaları ve onları korumaları ile bir takım yetkinlikler kazanıyor.


Elmalı ve beydavi' diyor..



Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Burada ki قَانِتَاتٌ İkrah ile zorlama ile değil itaat kuranda gönüldendir.. Saliha (İyi olan iffetli olan dürüst olan) kadınlardan söz etmektedir. itaat ise aslı Allah a olup bu erkekler içinde geçerlidir (Ahzap 35) dolaylı olarak erkeğe itaat ise şahsına değil eşlik görevine ve aile hukukuna sadakattir. burada ki erkekte eşlik ve aile görevini yerine getirenlerdir. Ayetin başında ki اَلرِّجَالُ erkekler (اَل) belirli olan bu erkeklere yönelik olduğunu desteklemektedir.


Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizli olanı korurlar (gayb olan her şey için geçerli) namuslarını ve aile içinde ki özel durumları dışarıya aktarmazlar.


Razi beydavi şöyle demektedir.



Sözlükte ve kuranda “korkmak, kaygılanmak, endişe duymak” gibi anlamlara gelen havf kelimesi, genellikle “hoşlanılmayan bir durumun başa gelmesinden veya arzulanan bir şeyin elde edilememesinden duyulan kaygı ve korku” şeklinde tanımlanmıştır (et-Taʿrîfât, “ḫavf” md.; krş. Gazzâlî, IV, 155, 158). Râgıb el-İsfahânî havfı, “insanın tahmin ettiği veya açıkça bildiği bir emâreye dayanarak başına kötü bir hal geleceğinden kaygılanması” olarak tarif etmiştir (el-Müfredât, “ḫvf” md.). Burada zikredilen "Korktuğunuz" fiilinin, bir kısım müfessirler tarafından "Bildiğiniz" mânâsında olduğu zikredilmiştir taberi


Burada ki korku aynı zamanda bilmeyi de içine almaktadır bir fiilin başlamasını bilmek neticesinin'de kötü olacağından korkmaktır.


Ayete geçen نُشُوزَهُنَّ Sözlükte “yükselmek, ayağa kalkmak; (eşler) geçimsiz davranmak” gibi anlamlara gelmektedir. Kalkın denildiğinde de kalkıverin ki..."(el-Mücâdele, 58/11) âyetindeki "kalkmak" da buradan gelmektedir.


Nuşuz aslı ayağa kalmaktır aile hukukunu çiğnemek asileşmek serkeşlik yapmak iffetsizlik gibi bütün her şeyi için geçerlidir nitekim bunları yapan bir kadın salih a olmaktan çıkmaktadır erkeğin koruma ve mallından harcama yaptığı için böyle bir durumda kendisine veya çevresine yada aile hukukukuna alenen zarar vermesini engelemek için bir takım uygulamalara izin verilmiştir. Bu durumun erkek için geçerli olmaması ise kadının erkeği koruma ve mallından harcama yapmasından dolayıdır. Bu yüzden erkeğin nuşuzu konusunda söyle demetedir. Eğer bir kadın kocasının nüşuzun dan yahut yüz çevirmesinden endişe ederse aralarında bir uzlaşmaya varmalarında onlara günah yoktur ve sulh daha hayırlıdır. Nefisler de cimriliğe meyillidir. Eğer güzel davranır ve Allah’a itaatsizlikten sakınırsanız bilin ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır. nisa 128 ayeti..


İffetsizllik anlamını zina ile karıştırılmamalıdır zinanın cezası ayrıdır.


Kadınlara öğüt verin burada Nüşuzluk yapmalarından vazgeçmeleri için öğüt verilir onların sorunlarını çözmek için konuşun..


Onları yataklarda yalnız bırakın Burada ise gerek aynı yatakta iken ilişkiye girmeyin veya siz başka yerde yatın veya yatırmış oldukları yerde bırakın bunu kısa bir süre evden çıkın diyebiliriz...


Taberi şunları aktarmaktadır.


Ayete geçen وَاضْرِبُوهُنَّۚ DRB kökünden geliyor Temel anlamı kuranda ve sözlüklerde vurmak bağlama ve harf i cer ile yan anlamlar kazanmaktadır ayrıca öznel olan şeylerde farklı anlamlar alır örnek ضُرُوبُ الأَمْثَالِ misal vurmak söz söylemektir. öznel olduğu için harfi cer almaz.


Bağlama uyduğu muhatap nesnel olduğu için ve harfi cer olmadığı için temel anlam olan vurmak anlamına gelmektedir.


Darabe kelimesi genel kullanımı şiddet unsuru dövmeyi göstermemektedir örneğin kapıya vur dediğimizde kapıyı zarar ver anlaşılmaz yer yüzünde sefere çıkmakta ayaklarını yere vurmaktan gelmektedir asker gibi vurmak ayaklarına zarar vermek değildir bir örnek daha baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar demekte şiddetli bir şekilde göğüslerine çarpsınlar demek değildir.


Kuranda bir çok ayete Allah aşırı gidenleri sevmez savaşta dahil aşırıya gitmeyin diyor (bakara 190) bu yüzden bunu tekme tokat dövmek gibi algılanması kurana uymamaktadır.


Hz peygamber hadisinde bunun yavaşça olduğunu bildirmektedir.


Bunlar bize bu uygulamanın psikolojik bir duruma karşı alınacak başlıca önlemleri göstermekte ve son uygulamada ise tefsirlerde ve meallerde olan ''hafifçe vurmayı'' göstermektedir.




Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.


Eğer kadın ister öğüt ister yatakları ayırma noktasında nuşuzluk yapmasından vazgeçer size itaat ederse aile hukukuna uyup eşlik görevinize sadakatli olursa başka bir yol aranmaz sonunda da büyük ve yüce olanın Allah olduğunu gösterip erkeğinde kibirlenip kendini yüceltmesine büyüklenmesine engel olmaktadır.


Bu ayetin nüzul sebebi de bunun şiddet unsuru olmadığını göstermektedir.


İbn Abbas (radıyallahü anh), bu âyetin Muhammed İbn Seleme'nin kızı ile ensârın ileri gelenlerinden biri olan kocası Sa'd b. Rebi' hakkında nazil olduğunu söylemiştir. Zira Sa'd ona bir tokat atmış, o-da kocasının yatağını hemen terkederek, kocasının tokadının izi yüzünde olarak Hazret-i Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'e getip, kocasının kendisini tokatladığını şikayet etmiştir. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) "Ondan kısas iste" dedi, sonra da, "sabret, (vahiy) bekliyorum" dedi. İşte bunun üzerine, "Erkekler kadınlar üzerine hâkimdirler..." âyeti nazil olmuştur. Bu, "Erkekler kadınları terbiye etme ve onlara müdahale etme hususunda hakimdirler" demektir. Böylece Cenâb-ı Hak sanki erkeği, karısı üzerinde bir reis ve hükmü geçen birisi kabul etmiştir. Bu âyet nazil olunca Hazret-i Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), "Biz birşey istedik, Allah da birşey istedi. Allah'ın istediği daha hayırlıdır" buyurdu. Razi


Kurana ve hz peygamberin yaşamına uymacağını söyleyenlere karşı şu cevapları verebiliriz


Öncelikle çok zorlama bir iddia olarak bunun yöneticiler tarafından uygulanma sözü ayetin bütünü ve sonradan gelen nisa 25 ayete uymamaktadır


İkinci görüş ise bu ayetin tarihsel olduğunu söyleyenlerin hiç bir dayanağı yoktur onlara ise neden ibadet ile ilgili ayetler değil inanç esasları ile ilgili olanlar örtünmeyi söyleyen ayetler değil ayete ilet olduğu sürece ayete tarihsel dememiz mümkün değildir illetden kasıt ettiğimiz örneğin peygamber hanımları ile evlenmek yasak illet peygamber hanımları ortadan kalktığı için ayeti tarihsel bağlamda değerlendiririz



Bir diğer görüş ise darabe vurmak anlamını dışındaki anlamlarını esas alarak çıkmak tutmak gibi anlamlar verenler ayetin temel anlamı yerine ikincil anlam neden verdiklerini açıklanması gerekiyor ayrıca temel anlam bağlama uyması muhatap öznel olmaması ve en önemlisi ise harfi cer olmadan kullanılması söz konusu olamaz.


Hz peygamber bu uygulamayı yapmaması bunun her hadise için olmayıp ayete de olduğu gibi nüşuzluk ile ilgili olduğunu göstermektedir Hz aişeye atılan iftirada ise buraya taluk etmemektedir bununla birlikte hz peygamber şiddete dövmeye karşıdır hafifçe vurarak uyarma ruhsatını söylemiştir


Bu uygulama emir değildir ruhsattır bu yüzden uygulamak tercihe bırakılmıştır.


Ebû Bekir İbnü’l-Arabî’ye göre Atâ, âyette geçen dövmenin ibâha (serbest bırakma) ifade ettiğini, genel olarak erkeğin karısını dövmesini yasaklayan hadislerin ise kerâhet (mekruh ve çirkin görme) hükmü getirdiğini tesbit etmiş ve sonuç olarak “Koca, karısını dövemez” demiştir (I, 420; Atâ’nın konuya ilişkin diğer bir açıklaması için bk. İbn Âşür, V, 43-44). Sâbûnî, nâşize kadını tedib için dövmek mubah olmakla birlikte bunun terkinin daha faziletli olduğu hususunda âlimlerin ittifak ettiğini söylemektedir (Bkz. Sâbûnî, Revâi‘u’l-Beyân, I, 441).


Sonuç: Kuranı bir bütün olarak okuduğumuzda ve ayeti siyak ve sibakı ile baktığımızda müfesirlerin sunduğu deliler ve sahih hadisler ile erkeğin ve kadının sorumlulukları olduğunu Erkeğin kadına malından harcama yapması ile onun koruması gözetlemesi isteklerini yerine getirmesi ile yönetici ve koruyucu olduğu saliha kadın ise Allah'a ve onun koyduğu aile hukukuna eşinin eşlik görevlerine karşı itaatkar olup nüşuzluk yapanlarını bildiğinizde neticesinin kötüye gidip kendine veya çevresine zarar vermeyi engel olmak için onlara öğüt verin yatıkları yerde bırakın ve hafifçe vurunuz denmektedir burada vurmak şiddet unsuru dövmek olmayıp gerek darabe kullanımı açısından gerek kuranda aşırılığın eleştirilmesi. hz peyganberin dövmeye karşı gelmesi ise bunun şiddet unsuru olmadığını görmekteyiz ayetin aynı zamanda nuşuzluk ile bağlantısı olduğunu göz önünde bulundurmamız gerekiyor ayrıca ayetin mutlak bir emir olmadığını bir ruhsat tercih olduğunu söyleye biliriz


Araştırmacı yazar: MUSTAFA ALİ UÇAR

Kaynaklar


Tefsirleri buradan okuya bilirsiniz



Kelimelerin kuranda ki kullanımlarına ve açıklamalı meallere bakabilirsiniz



Nuşuz havf itaat gibi kavramlara bakabilirsiniz



Sözlüklerden kelimeleri incelemek için




Diğer kaynaklar










839 görüntüleme2 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page