“Kur’an’ın Eşsiz Korunmuşluğu: Gaybi Mucizenin İspatı
- MUSTAFA ALİ UÇAR

- 27 Eyl
- 4 dakikada okunur

Hicr Suresi 9. ayet şöyledir: Hicr Suresi 9. ayet şöyledir إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
Şüphesiz zikri (Kur’an’ı) biz indirdik, onun koruyucusu da elbette biziz.”
Ayete إِنَّا نَحْنُ: Hem inna hem de nahnu vurguyu artırır. Normalde biri yeterlidir, ikisinin birlikte gelmesi “kesinlik + tekellüm-i ma’algayr (biz)” anlamında te’kid-i müekked oluşturur. لحافظون: lam-ı te’kid ile gelir. “Koruyucularız” manasında ism-i fail sigası kullanılmış, bu da sürekliliği gösterir: Allah’ın koruması daimî ve kesintisizdir.
Kur’an’ın korunması için kullanılan kelimenin “hıfz” kökünden gelmesi, sadece “koruma” değil, aynı zamanda “ezberleme” yoluyla korumaya işaret eder. Bu, diğer kelimeler yerine özellikle لَحَافِظُونَ seçilmesinin hikmetidir. Böylece ayetin kendisi, Kur’an’ın hafızlar zinciriyle korunacağını mucizevî şekilde önceden bildirmiş olur.
(Gerçekten zikri biz, evet biz indirdik) bu da inkâr ve istihzalarını reddir. Bunun içindir ki, onu birçok yönden te'kit etmiş ve "elbette onu mutlaka biz koruyacağız” buyurmuştur yani tahriften, ziyade ve noksandan. Bu da onu insan sözüne benzemeyen mu'cize bir şekilde indirmemizle olmuştur. Öyle ki, değiştirilse hemen nazmının bozulduğunu dil erbabı anlar. Beyzâvî’nin Kur’an tefsiri
Hiç şüphe yok ki, zikri Kur’ân’ı biz indirdik ve Muhakkak onu her türlü tebdil, tahrif, ziyade ve noksandan biz koruyacağız. TEFSÎRÜ’l-CELÂLEYN
Abdurrezzâk, İbn Cerîr, İbnü'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "Şüphesiz o Zikr'i (Kur'ân'ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz" ve "Ona önünden de ardından da bâtıl gelemez. O, hikmet sahibi, çok övülen Allah'tan indirilmiştir" âyetini açıklarken şöyle dedi: “Batıldan kasıt İblis'tir. Allah, Kur'ân'ı indirmiş, sonra korumuştur. İblîs, Kur'ân'a batıl bir şey ekleyemez ve ondan bir doğruyu eksiltemez. Allah Kur'ân'ı bu konuda korumuştur." ed-Dürrü’l-mensûr
Allahü teâlâ bu âyet-i kerime’de, Peygamberle alay ederek ona: "Ey kendisine öğüt verici bir kitap indirilen kimse, şüphesiz ki sen, delisin." diyen kâfirlere cevaben buyuruyor ki: "Ey kâfirler, o öğüt veren kitabı biz indirdik biz. Onu olduğu gibi muhafaza edecek olan da biziz. Ona ne birşey ilave edilebilir ne de ondan birşey eksiltilebilir. O, değiştirilemez."
Kur'an-ı Kerim, Allahü teâlânin kelamı olması hasebiyle, mânâsı ve ifadre şekilleri bakımından da mucizedir. Herhangi bir insan sözüne benzememektedir. Bu itibarla ona bir insan sözünü karıştırmak veya onun herhangi bir kısmını değiştirmek imkânsızdır. Böyle birşey yapıldığında durum hemen ve çok açık bir şekilde anlaşılır.
Diğer taraftan Allahü teâlâ birçok kullarını Kur'ana hizmetçi kılmış, onu tam olarak ezberlemelerini nasibetmiştir. Öyleki, dünyanın bir ucunda bulunan bir Hafızın, tek bir kelimeyi dahi yanlış okuması, diğer ucundaki Hafız tarafından tesbit edilmekte ve düzeltilmektedir.
Ayrıca Allahü teâlânın, mânevi bir güçle Kur'an-ı Kerimi muhafaza ettiği muhakkaktır. Nitekim Kur'an-ı Kerim, asırlardan beri kitaplarda ve insanların zihninde muhafaza edilmiş, herhangi bir değişmeye maruz kalmamıştır. Taberî Tefsiri
Kur’an’ın değişmediğine dair aklî deliller,
1. Mushafların ve Hafızların Çokluğu (Tavâtur Delili)
Kur’an, daha ilk asırdan itibaren yazıyla (mushaf) ve ezberle (hafız) korunmuştur.
On binlerce sahabî ve tâbiî aynı metni taşımış, birbirini tashih etmiştir.
Mantık: Eğer bir değişiklik olsaydı → binlerce mushaf ve hafız arasında hemen fark edilirdi.
Bu yüzden aklen tahrif mümkün değildir
2. Dünya Çapında Tek Metin Delili
Bugün dünyanın farklı coğrafyalarındaki bütün mushaflar (İstanbul, Kahire, Şam, Endülüs, Hindistan, Afrika, Endonezya) aynı metni taşır.
Eğer tahrif mümkün olsaydı → tarih boyunca bölgesel farklılıklar kaçınılmaz olurdu.
Mantıken: 1400 yılda böyle bir farklılık oluşmamışsa, metin değişmemiştir.
3. İcaz ve Nazmın Korunması
Kur’an’ın edebî yapısı (vezin, seci, kelime seçimi, icaz) olağanüstü bir bütünlük taşır.
En ufak bir ekleme veya çıkarma → bu icazı bozar.
Bozulmuş bir metnin aynı icazı koruması aklen imkânsızdır.
4. Dinamik Koruma Mekanizması
Tevrat ve İncil’de ezber geleneği yoktu, sadece yazıyla aktarıldı → değiştiler.
Kur’an ise iki kanaldan korundu: yazı + ezber.
Aklen: Bu çift sistem varken, tahrif ihtimali sıfıra iner.
Matematiksel simetri ve tekrarlar, metnin planlı ve korunmuş olduğunu kanıtlar.
Kur’an’daki Matematiksel Örüntü Örnekleri
Kelime / Harf | Geçiş Sayısı | Örüntü / Not |
Rahman | 57 | 19 × 3 = 57 → 19 sayısı ile uyumlu |
El-Şeytan | 88 | Her mushafta aynı sayıda geçer |
Ey insanlar | 30 | 30 kez geçer; her mushafta sabit |
Bismillah (besmele) | 114 | Kur’an’daki sura sayısı ile eşleşir |
Kavim / Topluluk | 50 | Rastgele değişiklik olsa sayı bozulur |
Harf “Qaf” (ق) | 57 | Harflerin sıklığı değişmez, örüntü bozulur |
“En eski Kur’an mushafları, günümüze kadar hiç değişmeden ulaşmıştır; bu durum, Kur’an’ın korunmuş olduğunun somut delilidir.”
Mushaf Adı | Tarih | Bulunduğu Yer | İçerik Özelliği | Uthmani Mushaf ile Durumu |
Sana’a Palimpsest | 7. yy ortası | Yemen, Sana’a | Alt metin farklı varyantlar; üst metin Uthmani metinle tamamen uyumlu | Tamamen korunmuş, hiçbir değişim yok |
Birmingham Manuscript | 568–645 CE | Birmingham, İngiltere | Kehf, Meryem, Taha surelerinden parçalar | Tamamen korunmuş, hiçbir değişim yok |
Codex Parisino-Petropolitanus | 7. yy sonu | Paris, St. Petersburg, Vatikan | Kur’an’ın %80–90’ı mevcut; Hijazi yazı | Tamamen korunmuş, hiçbir değişim yok |
Topkapı Mushafı | 8. yy başı | İstanbul, Topkapı Sarayı | Neredeyse tam mushaf; Kufic yazı | Tamamen korunmuş, hiçbir değişim yok |
Samarkand Mushafı | 8.–9. yy | Taşkent, Özbekistan | Büyük ölçüde tam; Kufic yazı, bazı işaretler sonradan eklenmiş | Tamamen korunmuş, hiçbir değişim yok |
Daha fazlası için
“Sonuç olarak, Kur’an’ın birden çok yöntemle korunmuş olduğu görülmektedir. Kur’an’ın kendi içinde korunacağını bildirmesi ise, bu korumanın gaybi bir mucize olarak tezahür etmesidir.”
Araştırma Derleme
MUSTAFA ALİ UÇAR

Yorumlar