top of page

KURAN BİLİMSEL MUCİZESİ SEMANIN GENİŞLEMESİ VE TÜM İTİRAZLARA CEVAPLAR

Güncelleme tarihi: 13 Haz


ree






İtiraz: Ayette geçen Musiun kelimesinin ilk (temel) anlamı genişletmektir evet ama bunun yanında güç yetirmek, gücü yetmek anlamları da vardır..


Cevap: Bu söylenilen doğru evet, “Musiun=موسعون” “Evsea=أوسع” fiilinin failidir. Evsea bir fiildir, “genişletmek” demektir. Musiun ise failidir, yani öznesidir, işi yapandır ve “genişleten” anlamına gelir. Fakat kelimelerin dil içinde yeni anlamlar kazanma özelliğinden dolayı bu kelime de mecaz olarak“ “gücü yeten” anlamlarında gelmektedir. Bazı tefsirlerde bunun mecaz verilmesi sebebi dönemin kozmolojik bilgisinden kaynaklanmaktadır.


Arapça da قوة güç قدرت kudret سُلْطَانٍۜ bir çok direk anlamları varken لَمُوسِعُونَ demesi çok önemlidir. Kuranı kerimde bu kelimenin fiziksel genişlemek olarak kullanılmaktadır.



Zariyat 47 de makan bağlamında kullanılıyor Râgıb el-İsfahânî (ö. V./XI. yüzyılın ilk çeyreği) Müfredat Kur'an Kavramları Sözlüğünde mekan ile ilgili olanların fiziksel genişleme olduğunu söylemektedir.


ree


Arapça sözcükler genişletmek olarak kullanıldığını aktarmaktadır



Meallerin çoğunluğu genişletmekteyiz olarak vermişler



Prof. Dr. Hayrettin Karaman , Prof. Dr. İbrahim Kâfi Dönmez , Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı , Prof. Dr. Sadrettin Gümüş tarafından yazılan Diyanet Kuran yolu tefsir meali de genişletmekteyiz demektedir.


ree


Nitekim eski tefsirler bunun göğün genişletmekteyiz anlamı olduğunu söylemişler .Müfessirler de tek mana ile kalmayıp mümkün olan manaları vermişlerdir .Lakin birilerinin dediği gibi eski tefsirlerde bu yoktur demek yalan söylemekten başka bir şey değildir. Ama yine de ayetleri hiç ikinci üçüncü manasına götürmeden direk manasını veren ve “Biz genişleticileriz” diye yazan çok sayıda eski âlim de var. Örneğin; İbn-i Zeyd, Zeccac, İbn-i Kesir, Fahreddin Razi, Ebussuud Efendi, Mukatil b. Süleyman, el-Firuzabadi, el-Taberani, Kurtubi, İbn Cerir Taberi ve daha birçoğu.


Bu kişiler Kuran’da evrenin genişlemesi mucizesi konusunda bilgi sahibi olmadan ayetin düz anlamını vermişlerdir.


ree


ree

Arapçası لَمُوسِعُونَ إِنَّا şeklindedir. مُوسِعُونَ kelimesi, “genişletmek” anlamına gelen أَوْسَعَ fiilinden türemiştir. Başındaki “lâm” ise, lâm-ı tekit olup, takip ettiği isim ya da sıfata vurgu yaparak “çok fazla” anlamı katmaktadır. Dolayısıyla bu ifade: “Biz evreni çok fazla genişletiyoruz.” anlamına gelmektedir.



Yüzlerce anlamı var birinden içinde istediğinizi seçiyorsunuz diyen kişiler yalan söylemektedir dört beş anlamı var bunlarda bağlam ile en uygun olan esas alınır. Ayetin öncesinde sema olduğu için أَوْسَعَ fiili nesnel olarak genişlemek anlamına gelir


  • Kalıp: أَفْعَلَ – يُفْعِلُ – مُفْعِلٌ (IV. bâb ismi fâil)

  • Müennes için: مُوسِعَةٌ / çoğul için: مُوسِعُونَ

  • İsm-i fâil kalıbı, Arapçada “o işi yapan, fiilin öznesi olan kişi” anlamındadır.

  • Arap gramerinde bu kalıp fiilî bir özellik ve çoğu zaman süreklilik (istikrâr) bildirir.

📖 Sibeweyh (el-Kitâb) ve İbn Hişâm (Mugni’l-Lebîb) gibi nahiv kaynaklarında:

“İsm-i fâil bir fiilin yerine geçebilir ve bazen zaman içerir; eğer bir özneye sürekli atfediliyorsa, onun yaptığı eylemin sürmekte olduğunu bildirir.”

Sonuç:– “مُوسِعُونَ” = (Biz) genişletmekte olanlarız– Bu kalıp, kudretin genişliği değil, bizzat bir nesnenin genişletilme fiiliyle ilgilidir.


  • Ayetin başı: "وَالسَّمَاءَ بَنَيْنَاهَا بِأَيْيدٍ"

“Göğü kudretle biz kurduk”
  • Yani özne = Allah, fiil = bina etmek, nesne = semâ (gök)

  • Ardından gelen “وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ” cümlesindeki zamir de aynı özneye (biz) döner.

💡 O hâlde:

Genişletilen nesne bellidir: semâ (gök)Ayetteki “mûsi‘ûn” ifadesi, semanın bina edildikten sonra da genişletilmeye devam ettiğini ifade eder.

Eğer “مُوسِعُونَ” sadece “güçlü, kudretli” anlamına gelseydi:

  • Ayetin ilk kısmında zaten "بِأَيْيدٍ" (kuvvetle) denmesi bu anlamı vermeye yeterli olurdu.

  • O hâlde son kısmın (“ve biz genişleticiyiz”) ayrıca söylenmesi mükerrer (gereksiz tekrar) olurdu.

📍 Oysa Kur’an’da tekrarsızlık ve belağat ilkesi gereği her ifade özgündür.📖 Cürcânî (Delâ’ilu’l-İcâz):

“Her kelimenin, cümlenin bir maksadı vardır. Aynı anlamı tekrar eden kelime icazı bozar.”

🔎 O hâlde:

  • “Eyid” = güç

  • “Mûsi‘ûn” = güçle yapılan iş = genişletme → semânın mekânsal genişlemesi



Göklerin gerilmesi ifadesi Kuran’dan önce Tevrat’ta ve Hindu kaynaklarında geçiyor diyenler var. Allah medeniyet kurmuş ve şehirleşmiş hiçbir milleti peygambersiz bırakmamıştır . Hint metinleri de zamanla tahrif edilse de insan anlayışına uygun yanlış bilgiler sokulsa da kaynağı peygamberlere dayandığına dair görüşler vardır. Dolayısıyla bu kitaplarda böyle mucize ifadelere rastlanması da yine Kuran’ı doğrular.


Derseniz ki Kuran bu ifadeleri o kitaplardan almış olabilir. Öncelikle Araplar ümmi bir topluluktur ve Peygamber de ümmidir. Kitaplarla haşır neşir olan bir millet değildiler. Yazıları bile deri, kemik gibi maddeler üzerine zorla yazarlardı. Yani kitap onlar için lükstü. İnternetleri de yoktu ki her milletin kaynaklarını detaylı tarasınlar Sonra, Kuran neden bu tahrif edilmiş kitaplardaki hiçbir yanlışı almadı da hep doğruları ve mucizeleri seçti aldı diye de sorarlar.

Yeşaya.51:13=Sizi yaratan, gökleri geren,dünyanın temellerini atan Rab'bi nasıl olur da unutursunuz? Sizi yok etmeye hazırlanan zalimin öfkesinden neden gün boyu yılıp duruyorsunuz? Hani nerede zalimin gazabı?


Yeşaya.45: 12=Dünyayı ben yaptım,üzerindeki insanı ben yarattım.Benim ellerim gerdi gökleri,bütün gök cisimleri benim buyruğumda.


Yeşaya.48: 13=Yeryüzünün temelini elimle attım,gökleri sağ elim gerdi.Onları çağırdığımda birlikte önümde dikilirler.


Tevrat tefsirlerinde bunun evrenin genişlemesi şeklinde anlaşılmamış çadırın gerilmesi ayete olduğu gibi perdenin gerilmesi gibi göğün gerildiği anlaşılmış...



  • Yeşaya’da “gerdi” (İbranice: natah, נָטָה) kelimesi kullanılır; bu fiil “uzatmak, yaymak, germek” anlamındadır.


  • Bu da Kur’an’da semâ için sıkça kullanılan “mad” (yaymak), “raf‘” (yükseltmek), “benâ” (kurmak) gibi fiillere benzer.


🔹 Ancak Yeşaya’daki germe ifadesi tamamlanmış bir fiildir (past perfect):

“Ben gerdim” – yani olay bitmiş, tamamlanmış bir eylemdir.

🔹 Zâriyât 47’deki fiil ise:

"مُوسِعُونَ" → aktif, sürekli, hâlen devam eden bir genişletme fiilidir (ismi fâil sigası, süreklilik bildirir).

Ayet

Fiil

Zaman

Anlamın Sürekliliği

Yeşaya 45:12

נָטָה (natah)

Geçmiş (perfect)

Tamamlanmış, bitmiş

Yeşaya 48:13

נָטָה (natah)

Geçmiş

Aynı şekilde bitmiş

Zâriyât 47

مُوسِعُونَ

İsm-i fâil (fiilî isim)

Süreklilik, hâlen etkinlik

🔸 Bu fark çok önemlidir. Zâriyât 47'de kullanılan kalıp (ismi fâil) fiilin sürekliliğini ve hâlen gerçekleştiğini ifade ederken, Yeşaya'daki kullanım bir defalık, tamamlanmış bir yaratma eylemini anlatır.



  • Yeşaya bağlamı Tanrı'nın yüceliğini, evreni bir defada yaratışını ve hâkimiyetini ifade eder.

  • Göklerin “yayılması” veya “gerilmesi”, burada kozmolojik süreç anlamında değil, görkemli bir sanat eseri gibi uzanması anlamındadır.


  • Kur’an’da ise Zâriyât 47, göğün bina edilmesi (benâ) ve devamlı genişletilmesi (mûsi‘ûn) şeklinde dinamik bir süreç olarak sunulmuştur.



İbranice נָטָה (natah):

  • Fiil; uzatmak, yaymak, germek anlamlarına gelir.

  • Statik veya bir defalık germe eylemi ifade eder.

  • Tekvîn 1:1’deki yaratma gibi bir kerelik “fiil”le ilgilidir.


Arapça أَوْسَعَ – يُوسِعُ – مُوسِع:

  • IV. bâb = etkili ve faildir: genişletmek, artırmak

  • İsm-i fâil → özne hâlen bu işi yapmaktadır.

  • Arap dilinde isimler eylemsel anlam taşıyabilir → burada bir devamlılık ima edilmektedir.



İtiraz: Kuran’da evrenin genişlemesi mucizesi konusuna diğer bir itiraz şöyle ki ayette “ha” yani “onu” kelimesi yok Ayetin gerçek çevirisi şu şekilde“Biz göğü Büyük bir güçle bina ettik muhakkaki biz genişleticiyiz.”fiilini göğe atfettiğini düşündüren nedir? Belki Allah başka bir şeyi genişletmekten bahsediyor? İnsanlar için faydalı şeyleri geniş geniş vermekten bahsediyor belki? Yiyecekleri, yağmurları, malları, mülkleri vb. insanlar için geniş geniş, bol bol dağıtırız demek istiyor belki? Cevap: Gerçekten bu itiraz komik ve kendiyle çelişiyor. çünkü iddia sahibi evrenin bina edilmesi ifadesinin peşine gelen genişleticiyiz ifadesini “belki başka birşeyi genişletiyor olabilir” diye anlamlandırmak istiyor. Bu şuna benziyor biri dese ki “perdeyi yıkadım, astım” bu iddiacı ateist diyecekmi ki “burada astım kelimesine onu kalimesi eklenmediği için neyden bahsettiği belli değil, belki de ip asmıştır 🙂 ” Ne kadar komik duruyor değil mi?


Burada dikkat edilecek unsur:👉 "بَنَيْنَاهَا" ifadesinde geçen "ها" zamiri = semâya (göğe) döner.Bu zamir hem i‘rab (nahv) açısından, hem de mantıken “göğü bina etmek” fiilinin nesnesidir.

🔁 Ardından gelen “mûsiʿûn” ifadesi, anlam olarak bir fiil içerir ama nesnesiz geçmiştir.Böyle durumda Arapça’da kural şudur:


📖 Nahiv kaidesi (İbn Hişâm, Mughni'l-Labîb):

“Fiilî isim (ism-i fâil) eğer nesnesi açık değilse, ya bağlamdan alınır ya da önceki mef’ule racidir.”

✅ Uygulama:

– “Mûsiʿûn” kelimesi burada mutlak (nesnesiz) kullanılmıştır.– O hâlde zamir ya da nesne önceki cümleden alınır: Yani es-semâ (gök).




https://www.bilimveyaratilisagaci.com/2020/08/kuranda-evrenin-genislemesi/ Bu siteyi mutlaka okuyunuz siteden çok fazla alıntı yapılmıştır..



Sema ifadesi atmosferdir diyenler var sema çok geniş bir anlama sahiptir yerden yukarı bütün evren sema olarak kullanılır Semada güneş semada yıldızlar Türkçe de gökte güneş gökte yıldız sözleri güneş atmosferde anlamına gelmez.


Sözlükte “yükseklik” anlamında bir isim olup sümüv (semâ) kökünden türemiştir (çoğulu semâvât); “gök, bulut, yüksekte olan her şey, evin tavanı, yağmur, atın sırtı” gibi mânalara da gelir. Daha çok “gökyüzü” anlamıyla zikredilen semâ yerine göre müzekker (el-Müzzemmil 73/18) ve müennes (Fussılet 41/11), yerine göre müfred (Fussılet 41/11) ve cemi (el-Bakara 2/29) şeklinde kullanılmıştır (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “smv” md.). İslâm düşüncesinde varlık ve kâinat tasavvurunun bir parçası olarak sema kelimesinin biri fizikî, diğeri fizik ötesi iki anlamından söz edilir. Yeryüzünün herhangi bir noktasından yukarıya doğru bakıldığında uzaydaki gök cisimleri dahil görülen bütün uzaklıklar semanın kozmoloji, astronomi ve astrofizik gibi ilimlerin konusunu teşkil eden fizikî boyutunu oluşturur

Gök, kelimesinin Kur'an'daki kullanımları dikkate alınarak genişletilen şey, bu ve benzeri bağlamlarda "evren"(Esed, III, 1070-1071) "dünyanın dışındaki bütün kâinat"(Celal Kırca, a.g.e., s. 62) anlamlarında yorumlanabilmektedir. (bk. Razi, XXVIII, 225-226; göklerin ve yerin yaratılması hakkında bk. Bakara 2/22, 29; Kur’an Yolu: V/80-82.) Sema Arapça da gök anlamına gelmektedir eski dilde uzay tabiri olmadığı için sema bütün gökyüzü içinde kullanılmıştır.


 1. "سَمَاء" KELİMESİNİN LÜGAVİ ANLAMI

Sözlük anlamı


  • Semâ’ (السَّمَاءُ) Arapça'da “yukarıda olan her şey” anlamındadır. Kökü "s-m-w (س-م-و)" olup, “yükseklik, yukarı çıkmak” manasına gelir.


  • Her ne kadar yukarıda ise semâ’dır.

  • Sadece atmosfer değil; gök cisimlerini de içerir.


📌 2. KUR’ÂN’DA “SEM” KULLANIMLARI – DELİLLER


Kur’an’da "semâ" kelimesi atmosfer, bulutlar, gök cisimleri, kozmik evren gibi farklı bağlamlarda geçer. İşte örneklerle bu kullanımları görelim:


🟦 A. Bulut ve Yağmur Bağlamında → Atmosfer

البقرة 19:

يَجْعَلُونَ أَصَابِعَهُمْ فِي آذَانِهِم مِّنَ الصَّوَاعِقِ حَذَرَ الْمَوْتِ ۚ وَاللَّهُ مُحِيطٌ بِالْكَافِرِينَيَكَادُ الْبَرْقُ يَخْطَفُ أَبْصَارَهُمْ...

Buradaki bağlamda semâdan bahsedilmese de yağmur, şimşek, yıldırım gibi olaylar semâ bağlamında başka ayetlerde geçer:

النور 43:

أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يُزْجِي سَحَابًا... فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِهِ...

Yağmurun semâdan indiği birçok ayette belirtilir:البقرة 22: "وَأَنزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً"

📌 Bu tür ayetlerde "semâ" ifadesi atmosfer anlamındadır. Ama bu semânın anlamı atmosferle sınırlıdır demek değildir.


🟪 B. Yıldızlar ve Kozmik Cisimler Bağlamında → Uzay ve Evren

فُصِّلَت 12:

فَقَضَاهُنَّ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ فِي يَوْمَيْنِ وَأَوْحَىٰ فِي كُلِّ سَمَاءٍ أَمْرَهَا ۚ وَزَيَّنَّا السَّمَاءَ الدُّنْيَا بِمَصَابِيحَ

🔍 Dikkat:– "Semâ-yı dünyâ" (en yakın semâ) yıldızlarla süslenmiştir.– Yani yıldızlar, göklerin en aşağı katında.➡️ Bu durumda semâ → yıldızlar âlemini de kapsar.


🟩 C. Yedi Kat Gökler → Kozmik Tabakalar

المُلك 3:

الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ طِبَاقًا

– Yedi kat semâ, üst üste ve düzenli katmanlar şeklindedir.– Bu tanım sadece atmosfer katmanlarını değil, kozmik yapının katmanlılığını işaret eder.


🟥 D. Cennetin Üstünde Gök → Mahlukat-üstü semâ

النبأ 12:

وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا

– Sizin üstünüzde yedi sağlam gök bina ettik.– Bu da semânın, sadece atmosfer değil, evrensel bir yapı olduğunu gösterir.


📌 3. KLASİK TEFSİRLERDE “SEM” KAVRAMI


📖 Zemahşerî (Keşşâf):

“Semâ, lügat itibariyle her yüksek şeydir. Kur’an’da bazen bulut, bazen yıldızlarla dolu evren için kullanılır.”

📖 İbn Aşur (et-Tahrîr):

“Semâ kelimesi tekil geçince tüm gökleri, çoğul geçince tabakalarını ifade eder. Göklerin semâ olması, onların yerden yukarıda oluşlarıyla ilgilidir.”

📖 Beyzâvî:

“Semâ’nın içine yıldızlar, burçlar ve gezegenler dahildir. Bunlar ‘semâ-i dünya’dır. Yani bize en yakın semâ.”

📌 4. BİLİMSEL VE KOZMİK AÇIDAN UYUMLULUK


Bugün biliyoruz ki:

  • Atmosfer, sadece Dünya'ya özgü bir gaz tabakasıdır.

  • Güneş, yıldızlar, galaksiler vs. atmosferin dışındadır.

  • Kur’an, bu yapıları da "semâ" kapsamında zikreder.


📌 Bu da Kur’an’ın “semâ” kelimesini modern anlamdaki ‘evren’ kavramıyla örtüşecek genişlikte kullandığını gösterir.


Sema anlamları için verdiğimiz sözlüklere ve tefsirlere bakabilirsiniz.. https://islamansiklopedisi.org.tr/sema--gok


Boş bir itiraz olan

Bilim keşif edildikten sonra kuranda var diyorsunuz sözüne karşı bilimin keşif etmediği zamanlarda bile sözlük anlamından yola çıkıp bu anlamada geleceğini söyleyenleri görmüş olduk ayrıca kuran bilim kitabı değil bilimsel aşamaları anlatmaz bilimsel olgulara kuran ''işaret' etmektedir.


Kuranda neden bazı şeylere işaret vardır kuran üzerinde derin derin düşünsünler ve onun hak olduğunu görsünler diye böyle işaretler bulunmaktadır.



Yapılan yorumların eşit olsa bile bir kaç yorumdan bir tanesinin bilimsel olgu ile uyuşması yeterlidir kuranın bir tefsiri de gözlemsel gerçeklerdir. kuranda anlatılanın ne olduğunu anlamak için kuranın söylemi ile göklere yerlere bakmamız oradan edinmiş olduğumuz bilgi ile kuranı anlamamız kadar doğal bir şey yoktur.

Bilim sürekli değişiyor, evrenin genişlemesi de değişirse ne olacak?

Bilimde değişkenler çok fazladır ama bu olgular olmadığı anlamına gelmez. Bilimsel yasalar olgudur, evrenin genişlemesi bir gözlemdir, olgudur.. Evrenin başka bir evren içinde genişlemesi birden çok evrenin birlikte genişliyor gibi yeni keşifler olması genişleme olgusuna engel olmaz. İçinde bulunduğumuz evrenin sürekli olarak genişlediği gözlenmektedir.



🧬 EVRENİN GENİŞLEMESİ NEDİR?

Evrenin genişlemesi, uzayın kendisinin zamanla büyümesi demektir. Bu büyüme, yıldızların veya galaksilerin uzayda hareket etmesi değil, uzayın bizzat kendisinin esnemesidir.

🔭 Galaksiler arası mesafe zamanla artar, çünkü:

  • Uzay, bir “zarf” gibi gerilir.

  • İçindeki galaksiler bu genişlemeye bağlı olarak uzaklaşır.

Bu olay, “merkezden kaçış” değil, “her noktadan diğerine göre uzaklaşma” demektir. Evrenin her yerinde aynı ölçüde olur.

BİLİMSEL KANITLAR


✅ A. Kırmızıya Kayma (Redshift)

– Işığın dalga boyu, evren genişledikçe uzar.– Uzak galaksilerin ışığı “kırmızıya” kaymıştır.– Bu sadece bir Doppler etkisi değil, uzayın bizzat genişlemesidir.

✅ B. Kozmik Mikrodalga Arka Plan (CMB)

– Büyük Patlama’dan kalan ışıma, genişleyen evrenle uyumludur.– 2.7 K sıcaklıktaki bu arka plan ışıması, evrenin gençliğini gösterir.

✅ C. Galaksi Gözlemleri (Supernova Tip Ia)

– Süpernovalarla uzaklık ölçülerek evrenin artarak genişlediği tespit edildi.– Bu 1998’de Nobel’le ödüllendirilen keşiftir.


🧠 GÜNCEL KOZMOLOJİ MODELİ

🔹 ΛCDM Modeli (Lambda Cold Dark Matter):

  • Bugünkü standart kozmolojik modeldir.

  • Evrenin:

    • %5’i baryonik madde (atomlar),

    • %25’i karanlık madde,

    • %70’i karanlık enerjiden oluşur.

🔹 Genişleme oranı (Hubble sabiti) yaklaşık:

  • H₀ ≈ 70 km/s/Mpc

🔹 Evren yaklaşık:

  • 13.8 milyar yaşında, ama gözlemlenebilir çapı ≈ 93 milyar ışık yılı→ Bu da genişlemenin etkisidir.


📌 BİLİMSEL KAPSAMDA “OLGU” NE DEMEKTİR?


Bilimde bir olayın “olgu (fact)” kabul edilmesi için:

✅ Gözlemsel tekrarlanabilirlik✅ Teorik tutarlılık✅ Farklı metotlarla doğrulanmışlık gerekir.

📌 Evrenin genişlemesi:

  • Hubble verileriyle,

  • CMB ölçümleriyle,

  • Süpernova gözlemleriyle,

  • Galaksi dağılım modelleriyle

defalarca ve tutarlı şekilde doğrulanmıştır.


⚖️ EVRENİN GENİŞLEMESİ DEĞİŞMEZ Mİ?

Evet, bu gerçek şu yönlerden değişmezdir:

Ölçüt

Durumu

Gözlemsel veri

Çoklu doğrulama ile sabit

Teorik model

Einstein’ın denklemleri ile tutarlı

Fizik yasaları

Hubble Yasası ile doğrudan bağlantılı

Alternatif hipotezler

Denenmiş, başarısız olmuş

👉 Dolayısıyla, genişleme olgusu evrensel olarak kabul edilir. Kuantum kütleçekimi veya çoklu evrenler gibi spekülatif teoriler bile bu genişlemeyi kabul eder.


Kuran bir kelam ile çok şey söyleyen ilahi bir eserdir sema aynı zamanda atmosferi içine almaktadır yapılan bilimsel çalışmada atmosferin genişlediği tespit edilmiştir.

Science Advances dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma , iklim değişikliğinin troposferin - Dünya'nın atmosferin alt kısmı - kademeli olarak genişlemesine neden olduğunu buldu. 1980 ile 2020 arasında, troposfer her on yılda yaklaşık 164 fit genişlerken, bu oran 2001 ile 2020 arasında on yılda yaklaşık 174 fit'e yükseldi.



ree



Tüm itirazlara cevap için bunu mutlaka izleyiniz...


Kaynakları okuyup videoları izleyiniz...


Araştırma ve Hazırlama Mustafa Ali UÇAR


KAYNAKLAR




留言


  • Twitter
  • YouTube
  • Facebook - White Circle
  • Instagram - White Circle

Hubeyb öndeş 

bottom of page