top of page

Kur’ân’da “Denizlerin Karışmaması” Meselesi

Güncelleme tarihi: 18 Haz

Bir ayetin “başka bir ayetle” veya “bilimsel ya da tarihsel gerçeklikle” çeliştiği iddia edildiğinde, çelişki hükmü vermek için önce ayetin bütün mümkün anlamları değerlendirilmelidir.


Tersinden söylersek:👉 Bir ayetin çelişkili sayılabilmesi için, bütün anlam ihtimallerinin

  1. Dil kurallarına uygun,

  2. Bağlamdan kopuk olmayan,

  3. Kur’an bütünlüğüne aykırı olmayan şekliyle tek tek elenmiş olması gerekir.



Kuran bir kelam ile çok şey söyleyen ilahi bir kelamdır. Lokman 27 Kehf 109.



Gelelim Ayetleri incelemeye herkes ayetleri sure ve bağlam bütünlüğü içinde okusun anlatacaklarımız bağlama ile hiç bir çelişki oluşturmamaktadır aykırı düşmemektedir.


“İki denizi birbirlerine kavuşmak üzere salıvermiştir. Aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar.” (Rahman Suresi 19-20)

ki denizi birbirine salıveren de O’dur. İşte şu susuzluğu gideren tatlı bir su, diğeri de tuzlu ve acı bir sudur. Aralarına ise, Allah, birbirlerinin sınırlarını aşmaktan alıkoyan bir engel koymuştur.” (Furkan:53)


İlgili ayetler Bkz. 16/14, 27/61, 35/12, 55/19-20


https://www.kuranmeali.com/Sayfalar.php?sayfa=531 Ayetleri sure bütünlüğü ile okuyunuz..


Rahman süresinde genel olup denizin karışmaması ile ilgilidir Furkan suresi ise tuzlu su ve tatlı suyun karışmamasını söylemektedir biz ayetleri her iki şekilde inceleyeceğiz


Ayetlerde geçen بَحْر kelimesinin aslı, geniş ve büyük su kütlesini toplayan mekânı anlatır. Kelimenin asıl anlamı budur. Sonra bu onun belli olan genişliğinin bir ifâdesine dönüşmüştür.





Ayete geçen bir diğer kelime بَرْزَخ kelimesi, iki şey arasındaki engel ve sınırdır.



Ayete geçen diğer kelime ise بَغْيٌ kelimesi, aranan şeyde orta yolu aşmayı istemektir; gerçekten aşılması ya da aşılmaması fark etmez.





İstisnalar Kaideyi Bozmaz


  • Bir genel ifade, pratikte nadiren veya teorik istisnalar içerebilse de, kural hâlâ kâidîdir.

  • Örneğin “tavşanlar sıçramaz” desek, istisna olarak “engelli tavşan” görüntüsü kuralı çürütecek değildir çünkü dilbilimde genellik “istisnaya rağmen” de geçerli sayılır.



Şimdi bir kelam ile çok şeyi aktaran ilahi kelamın vermek istenen mesajına bakalım


Kuran açık anlaşılır sözleri kuranın mesajına yöneliktir bütünü ile okuyan verilmek istenen mesajı anlar.



Mesajın bağlam ile Özeti: Denizde olan tuzlu su ile içtiğiniz suyu karışmaması için ayıran rabbinizdir. ''O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? Rahman 22



Tefsirlerde bakalım nasıl anlaşılmış.

"Ama aralarında bir engel vardır." engel ikisi arasındaki kara parçasıdır ki, bu da Hicazdır. Bu açıklamayı da el-Hasen ve Katade yapmıştır.


Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: "Aralarında bir engel vardır..." kelâmını açıklarken: "Yan yana olan iki kuyunun birinde tatlı su birinde de tuzlu su bulunmaktadır" dedi


Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar" âyetini açıklarken: "Berzah ifadesi ile birbirlerine karışmalarını engelleyen adalar yani kara parçaları kastedilmektedir. Birinin diğerinden bir şey alması ona karışması demektir. Ancak Yüce Allah lütfü, kudreti ve celâli ile birbirlerine karışmalarını engellemektedir" dedi.



ree

 Kur’ân’ın iki su kütlesi arasındaki “engeli” sadece yüzey sularına değil, yer altı–yer üstü, tatlı–tuzlu tüm su türlerine genelleyebiliriz


Ayete Geçen berzah fiziksel engel ile sınırlayamayız Eğer “araya konan engel” yalnızca somut bir kaya veya kara olsaydı, Kur’an bunu nisbeten açık bir isimle (örneğin صخرَةً, جِبَالاً) ifade ederdi. Oysa “barzakh” genel bir isimdir ve nihaî mahiyetini saklı tutar.


Bahr kelimesi tüm su kütleleri olan her şey için kullanılmasından yola çıkarak Gökte olan bulutlar su kütleleridir. Gökte ki bahr (bulutlar) yerde ki bahr (okyanuslar denizler) diyebiliriz


Müfessirler aynı zamanda bunu da kapsadığını söylemişler.


İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir" âyetini açıklarken: "Burada her yıl birbirine kavuşan gökyüzü ve yeryüzü denizleri kastedilmektedir" dedi. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: "İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir" âyetini açıklarken: "Burada gökyüzü ve yeryüzü denizleri kastedilmektedir" dedi. Taberi bu görüşü tercih etmiş...




Cenâb-ı Hakk'ın "iki doğu" ... "iki batı" ve ifadeleriyle ilgili olarak açıklanan şeydir. Çünkü bu derleyici iki türe işarettir. Böylece bu ifadenin içerisine, göğün denizi de, yerin denizi de, tatlı olan deniz de, tuzlu olan deniz de girmiş olur. Allahü teâlâ, yerde, yerin sarıp kuşattığı denizler yaratmıştır. Yerdeki adaların (karaların) bir kısmını da sular (denizler) kuşatmıştır. Aynen bunun gibi, Allahü teâlâ yeri kuşatan ve yerin, üzerinde olduğu bir deniz yaratmış; o denizi de hava (atmosfer) çepeçevre kuşatmış Razi..


ree

Burada berzah ise aradaki olan mesafe diyebiliriz


Müfessirler de sadece fiziksel engel dememişler....


Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: kelâmını açıklarken: "Aynı seviyede olan iki denizi birbirine kavuşması için salıvermiştir, anlamındadır" dedi. (.....) âyeti hakkında ise: "Bu iki deniz sularının birbirlerine karışmamaları için Allah tarafından aralarında bir engel vardır, mânâsındadır" dedi. Başka bir lafızda ise: "Birinin suyu diğerine karışmamaktadır. Yani tuzlu su tatlı suya tatlı suda tuzlu suya karışmamaktadır" şeklindedir.


Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İkrime: "İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir" âyetini açıklarken: "Onları güzelleştirmiştir" dedi. "Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar" âyeti hakkında ise: "Berzah ifadesi ile birbirlerine karışmamaları için Allah'ın aralarına koyduğu engel kastedilmektedir" dedi.



Razi çok güzel bir şekilde şöyle demektedir Cenâb-ı Hak daha sonra, biraz önce de beyan ettiğimiz gibi, o iki denizin, tabiatları üzere akışlarına (karışmalarına) manî olduğuna işaret etmek için, "(Böyle iken) aralarında, yekdiğerine tecâvüz etmeye manî bir perde vardır" buyurmuştur. "Berzah", engel-perde demek olup, bu enget de, bazısında, Allah'ın kudretidir; diğerlerinde ise Allah'ın kudreti ile olandır. Çünkü bu iki deniz arasında, bazan gözle görülür, elle tutulur, yere ait bir mania bulunur, bazan ise böyle olmaz.


Fakat "aralarında bir berzah vardır." Berzah, esasen iki şey arasında bulunan engel ve ayırıcı sınır demektir. Coğrafya ıstılahında bilindiği gibi iki deniz arasında bulunan karaya denir. Berzah, burada ya bu anlamı ifade etmektedir, ya da kudretten herhangi bir sınır mânâsınadır. Aralarında bir berzah bulunduğundan dolayı o iki deniz birbirine geçmezler. O berzahı, o haddi aşıp da diğerinin yerini işgal edecek, özelliğini ortadan kaldıracak bir zulüm ve tecavüz yapmazlar, yapmaya meydan bulmazlar HAK DİNİ KUR'AN DİLİ Elmalılı Muhammed Hamdi'



Lā yabghiyān” ise bu sınır aşmanın gerçekleşmediğini, yani “haddi aşmama” durumunu belirtir. Ancak bu ifade, belirli şartlar ve ölçüler dahilinde kullanılır; mutlak ve katı bir “hiçbir zaman ve hiçbir koşulda” anlamını doğrudan vermez.


Lā yabghiyān Tefsirler şöyle demektedir.


"Biri diğerine karışmaz" âyeti hakkında Katade dedi ki: Bunlar insanlara karşı sınırlarını aşarak onları suda boğmazlar. Bu denizler ile insanlar arasında bir kuraklık bölge meydana getirdi. Yine Katade'den ve Mücahid'den rivâyet edildiğine göre: Bu denizlerin biri diğeri aleyhine ileri giderek ona baskın gelmez, ondan üstün olmaz,



Razi söyle demekte


a) Bu kelime, "bağy" kökünden olup, "Onlardan biri diğerine bağyetmez (zulmetmez)" manasındadır. Ama tabiatcıların görüşü böyle değildir. Çünkü tabiatcılar, iki suyun ikisinin de tek bir parça olduğunu söylüyorlar. İşte bu sebeple Cenâb-ı Hak, o ikisinin zulmetmediğini-sınırı aşmadığını söylemiştir.


b) Bu kelime, "isteme, arama" manasındaki "bağy" kökündendir. Buna göre mana, "O ikisi, herhangi birşey istemezler" şeklindedir. Bu şıkka göre, yapılabilecek bir başka izah da şudur: (......) kelimesinin belli bir mef'ûlü yoktur. Aksine bu, o iki suyun, zatları hakkında yani kendileri için hiçbirşey istemediklerini anlatmaktır. Fakat, tabiatcının, "Su, bir yerde bir yerden ötürü, hareketi ve sükûnu ister" şeklindeki sözü böyle değildir.


Tefsirleri inceleye bilirsiniz diğer yorumlar ve delileri okuya bilirsiniz....



Suların tamamen karışmamasına berzah olan haloklin bariyeridir.

ree

Haloklin Nedir? Bilimsel Tanımı ve Oluşumu


Haloklin, su kütlesinde tuzluluğun derinlikle birlikte ani şekilde değiştiği tabakadır. Genellikle daha hafif olan tatlı veya az tuzlu su üstte, daha yoğun olan tuzlu su ise altta yer alır. Bu iki tabaka arasında belirgin bir geçiş bölgesi oluşur. İşte bu geçiş bölgesine “haloklin” denir.

Bu oluşum, suyun yoğunluğunun tuzlulukla değişmesi prensibine dayanır. Haloklin, genellikle sıcaklık değişiminden kaynaklanan termoklin ve yoğunluk farkına bağlı piknoklin ile birlikte görülür. Haloklin bir süreç değil, sabit bir geçiş tabakasıdır; iki su katmanını birbirinden ayırır ve karışımı sınırlandırır.

Basit bir deneyle evde bile gözlemlenebilir: bir kaba tuzlu su konulup, üzerine dikkatlice tatlı su döküldüğünde, arada bir bulanık sınır oluşur. Bu sınır, tatlı ve tuzlu suyun karışmamasını sağlayan haloklini temsil eder.


Oluşumu Etkileyen Faktörler

Haloklinin oluşmasında şu faktörler etkilidir:

  • Tatlı ve tuzlu suyun karşılaşması (özellikle nehirlerin denize döküldüğü yerlerde),

  • Su sıcaklığı, buharlaşma oranı ve yağış miktarı,

  • Rüzgar, mevsimsel değişimler ve akıntılar.

Tatlı su, daha az yoğun olduğu için üstte kalır; deniz veya okyanuslardan gelen tuzlu su ise daha yoğun olduğu için altta kalır. Bu yoğunluk farkı, suyun katmanlaşmasına ve karışmanın engellenmesine neden olur.


Haloklinin Görevi


Haloklin, üstteki tatlı su ile alttaki tuzlu suyun dikey karışmasını engelleyerek doğal bir bariyer görevi görür. Böylece:

  • Besin maddelerinin, oksijenin ve ısı enerjisinin hareketi kısıtlanır,

  • Farklı canlı türleri bu iki katmanda farklı şekillerde yaşam sürer,

  • Alttaki su oksijensiz kalabilir; bu durum ölü bölgelerin oluşmasına yol açabilir.

Bu engelleyici özellikleri nedeniyle haloklin, su ekosistemleri üzerinde çok önemli etkiler oluşturur.


Dünya Üzerinde Haloklin Örnekleri


1. Baltık Denizi:Tatlı nehirlerin beslediği Baltık Denizi’nde yüzeyde tatlı su, altta ise daha yoğun tuzlu su bulunur. Aralarında belirgin bir haloklin oluşmuştur. Bu yapı, alttaki suyun yüzeyle karışmasını zorlaştırır.


2. Karadeniz – Akdeniz (İstanbul Boğazı):Boğazda Karadeniz’den gelen tatlı su üstten Marmara’ya akar; altta ise Akdeniz kökenli yoğun tuzlu su ters yönde akar. Aradaki haloklin tabakası bu iki akıntının birbirine karışmasını engeller.


3. Meksika’daki Cenoteler (Yer altı mağara gölleri):Chac Mool gibi cenotelerde üstte yağmurdan gelen tatlı su, altta ise denizle bağlantılı tuzlu su bulunur. Haloklin tabakası burada açıkça gözlemlenir.


4. Nil Deltası:Nil Nehri Akdeniz’e döküldüğünde yüzeyde tatlı su, denizin tuzlu suyu ile temas eder. Tuzluluk farkı nedeniyle haloklin oluşur ve tatlı su, tuzlu suyla karışmadan üstte akmaya devam eder.


5. Arktik ve Antarktik Okyanusları:Buzların erimesiyle oluşan tatlı su, daha yoğun tuzlu deniz suyu üzerinde kalır. Aralarında haloklin oluşur. Bu yapı buzun erimesini yavaşlatır ve deniz ekosisteminin dengesini korur.




Denizlerin farklı yoğunluklarından kaynaklanan yüzey gerilimi, âdeta bir duvar gibi sularının birbirine karışmasını engeller. (Richard A. Davis, Principles of Oceanography, Addison-Wesley Publishing Company, Don Mills, Ontario, ss. 92-93)”


ree


Dünyanın en büyük akıntılarını gösteren bir figür şöyledir; Resimde gördüğünüz gibi Meksika körfezinden gelen sıcak sular kutupları ısıtır. Bu sular dönerken soğuk olarak aynı rotadan gelir fakat birbirine zıt yönde hareket eden bu akıntılar aynı noktadan geçtikleri halde giden sıcak su akıntısı dönen soğuk su akıntısın üstünden geçtiği için birbirlerine karışmazlar. Adeta biri atardamar biri toplardamar gibi çalışarak Dünya’nın sıcaklığının ayarlanmasına katkı sağlarlar.






Meksika’da orman içinde Cenota Angelita adı verilen bir yer altı mağarası nehrinin, üstte tatlı su içerdiği altta ise tuzlu su içeriğine sahip olduğu belirlenmiştir. Tatlı ve tuzlu suyun burada neden karışmadığı, kaşifi tarafından yine haloklin bariyer ile açıklanmıştır.


ree

Birbirine karışmayan deniz olgusuna örnek olarak yine atlas okyanusu altında Brine Pool adlı bir göl vardır ki gölün suyu üstündeki okyanustan daha tuzludur ve keskin sınırlarla ayrılır. Yaşayan canlıları farklıdır.


2013 yılında Germo Väli tarafından yayınlanan bir araştırma 1961–2007 arasında Baltık denizindeki bu haloklin bölgelerinin durumunu incelemiş. Makalede şunlar açıklanıyor:

“Danimarka boğazlarının çevresinin tuzlu su girişleri nedeniyle tuzlulukta büyük değişikliklere neden olduğu Bornholm havzasında, haloklin bariyer sığdır, ancak akan tuzlu suyun Doğu Gotland havzasına girmesini engelleyen Stolpe kanalının girişine doğru derinleşir. Haloklin, Stolpe Kanalı, Gdansk Körfezi’nde ve hatta Doğu Gotland Havzası’nın girişinde nispeten derindir… Kuzey Baltık bölgesindeki haloklin, orta Baltık bölgesinden biraz daha derinde yer almaktadır. Genel olarak, Baltık Denizi’ndeki en derin kalıcı haloklinler en büyük taze tatlı su havuzunu içeren Gdansk Körfezi’nde ve Kuzey Baltık bölgesinde bulunur [Hordoir and Meier, 2010].” Detaylı bilgi için bakınız : https://www.bilimveyaratilisagaci.com/2021/09/baltik-denizindeki-koordinat-mucizesi/



“Suların Dünya’da karışmaması imkânsız, yavaş ta olsa karışırlar” diyerek mucizenin üstünü örtmeğe çalışıyorlar. Bu iddiayı da bilimsel görünüşlü ideolojik ateist bir site ilk defa ateistlere öğretti ve ateistlerde tutunacak başka dalları olmadığı için bu fikirlerini çürütseniz dahi bırakmak istemiyorlar ve açık bir mucizeyi tam tersine bilimsel çelişki imiş gibi gösterecek kadar pişkin bir durum sergiliyorlar.


Buradaki yanılgıları şundan kaynaklanıyor ki, bizler suların karşılaştığı yerde oluşan HALOKLİN BARİYERİN sürekli uzayıp gittiğini ve Dünya’yı çevrelediğini böylece bu suların hiçbir yerden birbirine karışacak bir delik bulamadıklarını iddia etmiyoruz. Fakat ateistler bilimin haloklin bariyer olarak adlandırdığı bu müthiş bilimsel gerçeği sulandırmak için müslümanların böyle bir iddiada bulunduğunu söyleyerek gerçekleri sapıtıyorlar. Elbette ki haloklin bariyer sonsuz kadar uzamaz, haloklin bariyeri bir çizgi üzerinde takip ederseniz bir noktadan sonra zayıflar ve sonra kaybolur.


Birbirine karışmayan deniz suları haloklin bariyerin kalktığı uzak noktalarda karışırlar. Fakat geri dönüp haloklin bariyerin olduğu yere geldiğinizde burada haloklin bariyerin devam ettiğini ve yıllarca belki yüzyıllarca o bölgede haloklin bariyer olduğunu ve kimyasal yapıları ve sıcaklıkları farklı suların BU NOKTALARDA karışmadıklarını görürsünüz. Bu olayı anlamak istemeyen ateist arkadaşlara bir defa daha tekrar ediyorum, haloklin bariyer olan noktalarda denizler birbirine karışmaz fakat kilometrelerce ileri noktalarda haloklin bariyer yoktur oralarda karışır. Haloklin bariyer olmayan yerlerde bu suların karışması HALOKLİN BARİYER gerçeğini değiştirmez.



Aynı şekilde birbirine karışmayan denizlerin eski suları farklı noktalara göç ederek er ya da geç birbirine karışır doğru ama yeni gelen sular arasında daima orada bir perde vardır ve bu yüzden denizlerin birbirinden ayrılma mucizesini her daim gözünüzle görebilirsiniz. Yani birinci örnekte genç kalan insanlar değil insanların oluşturduğu ordudur. İkinci örnekte de birbirine karışmayan sular değil suların oluşturduğu denizlerdir. Umarım anlaşılır olmuştur.


Kuran’ın birbirine karışmayan deniz olgusunu Gaius veya Aristo’dan almış olduğunun iddia edilmesi kitabetten çok anlamayan, kütüphaneleri olmayan, interneti olmayan bir toplum için iddia edilmesi çok saçma geliyor. Hele hiçbir yanlışlarını almayıp sadece doğruları aldığını iddia etmek de mantık safsatasının ikinci perdesini oluşturuyor. Bu eski filozofların bilimsel anlamda söylediklerinin bugün yüzde doksanının yanlış olduğu biliniyor. Ama Kuran’da hiçbir bilimsel çelişki yoktur..


Sonuç

Yapmış olduğumuz incelemelerde, “bahr” kelimesinin Arapçada sadece deniz ya da okyanusları değil, tüm büyük su kütlelerini (nehir, göl, deniz, okyanus) kapsayan genel bir terim olarak kullanıldığını ortaya koyduk.

Ayrıca ayetlerde geçen “berzah” kelimesi, yalnızca fizikî bir engeli değil, her türlü ayırıcı, sınır koyucu engel anlamına gelmektedir. Bu da, ayette geçen "berzah"ın tek başına maddî bir duvar ya da kara parçası değil; yoğunluk, sıcaklık, kimyasal yapı gibi farklılıklardan doğan fizikî veya fizikötesi engelleri de kapsayabileceğini göstermektedir.

Ayrıca “يَبْغِيَانِ (yebġiyān)” fiilinin dilsel analizi yapılmış ve bu fiilin basit bir geçiş değil, “haddi aşacak şekilde birbirine saldırma veya geçmeye çalışma” anlamı taşıdığı delilleriyle gösterilmiştir. Bu da, burada anlatılan karışmamanın sıradan bir temas değil, kimlik ve sınır aşımı bağlamında bir geçişin mümkün olmaması anlamında olduğunu göstermektedir.

Bütün bu anlamların ışığında, Kur’ân’ın verdiği mesaj açıktır: Tatlı ve tuzlu su kütleleri tam anlamıyla birbirine karışmazlar. Bu mesaj, yalnızca dilsel olarak değil, aynı zamanda çok katmanlı bilgi sunumu ile iletilmektedir. Ayet, hem yaratılışın hikmetini, hem tabiatta gözlenen farklılıkları, hem de bu düzenin ardındaki ilahî kudreti göstermek üzere yapılandırılmıştır.

Bilimsel veriler de bu Kur’ânî ifadeyi destekler niteliktedir. Oşinografi alanındaki araştırmalar göstermektedir ki, tatlı ve tuzlu su kütleleri arasında, tuzluluk ve yoğunluk farkı nedeniyle oluşan “haloklin bariyeri”, bu suların tam olarak karışmasını engellemektedir. Bu bariyerin varlığı, Kur’ân’da bildirilen "berzah" kavramının, modern bilimle çelişmek bir yana, bilimsel gerçekliklerle örtüştüğünü ortaya koymaktadır.


Sonuç olarak; Kur’ân ayeti sadece bir fizikî olguyu bildirmekle kalmayıp, aynı zamanda yaratılışın içindeki nizamı, sınırları ve hikmetli ayrımı ortaya koymaktadır. Bu yönüyle hem dilsel hem bilimsel hem de felsefî açıdan çelişkiden uzak, anlam bakımından derin ve çok katmanlı bir beyan ortaya konmuştur.


Bilim ve yaratılış ağacına yapmış olduğu bu güzel çalışmadan bir çok alıntı yaptık kendilerine teşekkür ediyoruz

ree



Araştırma Hazırlama MUSTAFA ALİ UÇAR



Kaynaklar









Comments


  • Twitter
  • YouTube
  • Facebook - White Circle
  • Instagram - White Circle

Hubeyb öndeş 

bottom of page