Neml 88 Ayeti Işığında Dağların Sabitliği ve Hareketi
- MUSTAFA ALİ UÇAR
- 24 Ara 2023
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 22 Tem
Dağların sabit oluşu levha hareketlerine engel değildir.
Levha tektoniği kuramına göre, yeryüzü büyük levhalardan oluşur ve bu levhalar sürekli hareket hâlindedir.
Dağlar, genellikle bu levhaların çarpışması sonucu oluşur (örneğin: Himalayalar, Hindistan levhasının Asya levhasına çarpmasıyla oluşmuştur).
Bir dağ oluştuğunda, bu bölgedeki kabuk kalınlaşır ve yukarı doğru yükselir. Ancak bu durum levha hareketlerini durdurmaz, çünkü bu hareketler daha derinlerde, manto akımları tarafından yönlendirilir.
Yani, dağlar yer yüzeyinde sabit gibi görünseler de, aslında levhalarla birlikte çok yavaş da olsa hareket ederler.
Dağların sabit görünmesi, levha hareketlerini engellemez. Levhalar hareket ettikçe dağlar da bu hareketin bir parçası olarak yer değiştirir veya büyümeye devam eder.
Sen dağları görürsün de onları sabit sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler.”(Neml Suresi: 88)
Ayetin Bilimsel Yorumu
Bu ayet, hem gözleme dayalı algıya hem de derin kozmik/bilimsel gerçekliğe işaret eder:
İnsan gözüyle bakınca dağlar hareketsiz, sabit gibi görünür.
Ancak modern jeolojiye göre, dağlar üzerinde bulundukları levhalarla birlikte hareket ederler.
Levha tektoniği kuramı, bu ayetin işaret ettiği fiziksel hareketi bilimsel olarak ortaya koymuştur.
Dağların “bulut gibi sürüklenmesi” ifadesi, bu hareketin yavaş, ama sürekli ve düzenli olduğuna işaret edebilir.
Dini ve Bilimsel Bakış Açısı
Kur’an’ın bu ayeti, bilimsel keşiflerden 1400 yıl önce ifade edilmiştir.
Bu nedenle, bazı alimler ve araştırmacılar bu ayeti, Kur’an’daki bilimsel işaretlerden biri olarak değerlendirir.
Elbette ayetin nihai anlamı yalnızca fiziksel harekete değil, kıyamet, ahiret veya kozmik düzen gibi daha derin anlamlara da işaret edebilir.
.
Kur’an’da konular arası geçişler oldukça yaygındır ve bu, Kur’an’ın edebî yapısının ve ayetlerin çok boyutlu anlamlar taşımasının önemli bir özelliğidir.
🔄 Konu Geçişleri: Dünyevi ile Uhrevî Arasında
Kur’an’da bir ayet ya da pasaj:
Başta ahiret, kıyamet, ceza gibi uhrevî (ahiret) konulardan bahsederken;
Aniden dünyevi gerçekliklere, bilinç kazandırıcı işaretlere veya tabiat olaylarına geçebilir.
Bu geçişler bazen:
İbret alma amacıyla,
Bazen de hakikatin çok katmanlı yapısını göstermek amacıyla yapılır.
📖 Neml 88 Örneği Üzerinden
Bazı tefsirlere göre kıyamet sahnesini anlatır. Yani, o gün dağlar yerinden oynatılacak, sürüklenecek, yıkılacaktır.
Diğer tefsirlerde ise, bu ifade dünya hayatındaki doğal hareketlere, yani levha tektoniği gibi sürekli fakat yavaş hareketlere işaret ediyor olabilir.
İki yorum da mümkündür. Ayet, hem dünyevi bir gerçekliği, hem de ahirete dair bir sahneyi aynı ifadeyle aktarabilir.
🧠 Kur’an’ın Bu Yöntemi Neden Kullanır?
Dikkat çekmek ve etkiyi artırmak: Farklı konulara ani geçiş, okuyucunun dikkatini çeker.
Gerçeklikleri ilişkilendirmek: Dünyevi olaylarla uhrevî hakikatler arasındaki bağı gösterir.
Mecaz ile hakikat iç içe: Hem sembolik hem gerçek anlamlar taşıyan ifadelerle çok boyutlu mesaj verir.
Not: Bazı müfessirler bu âyeti dünyanın güneş etrafındaki dönüşüne işaret olarak değerlendirmişlerdir (bk. Celal Kırca, s. 76) ayette Dünya'nın sadece döndüğü değil, dönüş yönü de vurgulanmaktadır. 3.500-4.000 metre yükseklikteki ana bulut kümelerinin hareket yönü daima batıdan doğuya doğrudur. Hava durumu tahminleri için çoğunlukla batıdaki duruma bakılmasının sebebi de budur. Bulut kümelerinin batıdan doğuya doğru sürüklenmesinin asıl sebebi Dünya’nın dönüş yönüdür. Günümüzde bilindiği gibi, Dünyamız da batıdan doğuya doğru dönmektedir
Kur’an’ın çok anlamlılığı (teaddüdü’l-meânî) ya da zengin anlam katmanları taşıması, hemen hemen bütün klasik ve çağdaş tefsirlerde şu yönleriyle aktarılır:
1. Lafızdaki Belağat ve İcaz (özlü anlatım)
Kur’an az kelimeyle çok anlamı ince bir sanatla ifade eder.
Bu özelliğe Arapça'da "icâz", yani "öz ve derin anlatım" denir.
Aynı ayet, hem geçmişi, hem yaşananı, hem geleceği kapsayabilir.
2. Zamanlar Üstü Mesaj
Kur’an bir olaydan söz ederken onu sadece o anlık bir hadise olarak bırakmaz.
O olay vesilesiyle evrensel ve zamanlar ötesi ilkeler sunar.
3. Çok Katmanlı Mana (Zahir ve Batin Anlamlar)
Zahirî (görünen) anlam hemen herkesin anlayabileceği düzeydedir.
Ama aynı kelamın içinde batınî (derin/işari) anlamlar da bulunur; bu da daha derin düşünceyle ortaya çıkar.
Neml 88. ayet, genellikle kıyamet sahneleriyle ilişkilendirilmekle birlikte, diğer kıyamet ayetlerinden farklı bir şekilde dağların durumunu anlatır:
🔥 Kıyamet Sahnelerinde Dağlarla İlgili Diğer Ayetlere Bakalım:
Bu ayetlerde, dağların tam anlamıyla yok olduğu, toz duman haline geldiği, parçalandığı, hatta pamuk gibi savrulduğu anlatılır:
"Dağlar yürütülür." (Tûr, 52:10)
"Dağlar un ufak olur." (Vâkıa, 56:5)
"Dağlar renkli yün gibi olur." (Meâric, 70:9)
"Dağlar ufalanmış kum gibi olur." (Müzzemmil, 73:14)
"Dağlar savrulmuş olur." (Mürselât, 77:10)
"Dağlar yürütülür." (Tekvîr, 81:3)
"Dağlar atılmış renkli yün gibi olur." (Kâria, 101:5)
Bu ayetlerde vurgulanan nedir?
Şiddet, yıkım, ani değişim, varlığın sona ermesi.
☁️ Neml 88 ise Ne Söyler?
Dağların “bulut gibi sürüklenmesi”nden söz eder.
Bu ifade:
Ani bir yıkımı değil,
Hafif, düzenli, ritmik bir hareketi çağrıştırır.
Süreklilik ve görünüşteki sabitliğin ötesinde bir hareket hissi verir.
🧩 Bu Farklılık Ne Anlatıyor?
Ayetin bağlamı çok yönlü olabilir. Yani bu ayet hem:
Kıyamet sürecindeki yavaş yavaş kopan kozmik düzeni,
Hem de dünyanın fiziksel hareketlerine (örneğin dönüşüne) işaret ediyor olabilir.
Kur’an’ın üslup farkları amaçlıdır.Bazen şiddetli kıyamet sahneleri, bazen ise tedricî geçişlere dair ince işaretler sunar.
Bu ayet mecaz ve gerçek arasında bir köprü gibidir.Görünürde sakin, ama derinlikli bir hareket söz konusudur. Tıpkı dünyanın dönerken fark edilmeyişi gibi.
Bazı klasik tefsirler bunu kıyamet ile ilişkili olduğuna yönelik bir şey söylememişler olduğu gibi bırakmışlar.
"Dağları görür, onları donuk sanırsın” yerinde durduğunu sanırsın "halbuki onlar bulutun geçmesi gibi geçer” o süratte geçer. Çünkü büyük cisimler aynı tarzda hareket ederse hareketi neredeyse fark edilmez. (Bu Allah'ın işidir) kendini te'kit eden mastardır, geçen cümlenin içeriği ile aynıdır, va’dallah” (Rum: 6) gibidir. BEYDÂVÎ TEFSİR
İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın..." âyetini açıklarken: "Dağları hareket etmeksizin bir yerde dikili olarak görürsün (halbuki onlar hareket etmektedir) mânâsındadır" dedi. "...Bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan Allah yapmıştır" âyeti hakkında ise: "Bu, Allah'ın her şeyi güzel yapmasıdır" dedi.
İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: "Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın..." âyetini açıklarken: "Dağları, kökleri üzerinde dikili olarak görür ve onların hareket etmediğini sanırsın. Halbuki "...Onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler..." dedi. ED-DURRU’L-MENSÛR
Kıyameti tarif eden ayetlerde dağların yün gibi olacağını söylerken nasıl olurda insanlar onu donmuş sanacaklar? oysa kıtaların hareketinde insanlar dağları donmuş sanmaktadır. Tıpkı Şâir Nabiga'nın bir orduyu tavsif etmesine benzer bir durum sergilerler.
Nabiga diyor ki:
Büyük bir ordu ile savaştık ki,
Sen onları ihtiyaç için duruyor sanırsın.
Halbuki onlar yürümektedir.
Ayrıca ''sen onları durur sanırsın." cümlesi yakışıksız kalır. "Oysa, onlar bulutun yürümesi gibi yürümektedirler." denilmesi daha uygun olurdu. Çünkü "O gün dağlar bulut gibi geçecekler de o halde sen onları camid duruyor sanacaksın" denilmesi, şiddetlendirmek değil hafifletmek oluyor. Şu halde "TERÂ" ile "TEHSEBU" bu güne, "VE HİYE TEMURRU" o güne ait olmak ihtimali kalır. Yani "bu gün hal-i hazırda dağları görürsün câmid hareketsiz sanırsın, halbuki, onlar kıyamet günü bulut geçer gibi geçeceklerdir" demek olur. Bu surette ise -TEHSEBUHE- fazla kalır -VETERAL CİBALE CAMİDETEN- denilmesi daha uygun olurdu.
20. yüzyılın başlarında yapılan jeolojik araştırmalar sonucunda keşfedilen yer kabuğunun bu hareketi bilimsel kaynaklarda şöyle açıklanmaktadır: Yer kabuğu ve üst mantodan oluşan 100 km. kalınlığındaki Dünya yüzeyi “tabaka” adı verilen parçalardan oluşmuştur. Dünya yüzeyini oluşturan altı büyük tabaka ve sayısız küçük tabaka vardır. “Tabaka tektoniği” adı verilen teoriye göre bu tabakalar kıtaları ve okyanus tabanını da beraberinde taşıyarak Dünya üzerinde hareket ederler. Kıtasal hareketin yılda 1 ile 5 cm. civarında olduğu hesaplanmıştır. Tabakalar bu şekilde hareket ettikçe Dünya coğrafyasında değişiklikler meydana gelir. Örneğin, Atlantik Okyanusu her sene biraz daha genişlemektedir.
Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta da şudur: Allah-u Teâlâ dağların hareketini ayette “sürüklenme” olarak ifade etmiştir. Çok ilginçtir ki, bilim adamlarının bugün bu hareket için kullandıkları İngilizce terim de “continental drift” yani “kıtasal sürüklenme”dir. Kur’an’ın ifadesiyle, bilim adamlarının kıtaların hareketine verdikleri isim aynıdır. Kur’an da bilim adamları da bu olaya “sürüklenme” ismini vermişlerdir
"Kur’an kıtalardan değil dağlardan söz ediyor" diyenlere karşı şu şekilde açıklayıcı ve bilimsel bir cevap verilebilir:
✅ Kıtaların Hareketi En Net Şekilde Dağlar Üzerinden Anlaşılır
Kur’an’da doğrudan "kıtalar" ifadesi geçmese de, dağlar üzerinden anlatılan hareket, levha tektoniği ve dolayısıyla kıtaların hareketiyle birebir ilişkilidir.
📌 1. Dağlar, Levha Hareketlerinin En Açık Kanıtıdır
Dağlar, levhaların çarpışması, sürtünmesi, batması ya da yükselmesi sonucu oluşur.
Örneğin:
Himalayalar, Hindistan levhasının Asya levhasına çarpması sonucu oluşmuştur.
Alpler, Afrika ve Avrupa levhalarının çarpışması ile yükselmiştir.
Yani dağlar, kıtaların hareket ettiğinin yeryüzündeki en belirgin işaretleridir.
🧭 Sonuç:→ Kıtaların hareket ettiğini ispatlayan en güçlü coğrafi yapı dağlardır.→ Dolayısıyla dağların hareketine işaret etmek, kıtaların hareketini de dolaylı olarak ifade etmek anlamına gelir.
🧠 2. Dağların Konumu ve Jeolojik Kayıtlar, Kıta Hareketlerini Göstermektedir
Dağ kuşaklarının dizilişi, levhaların tarihî rotasını gösterir.
Kayaç türleri ve fosil kayıtları, dağların oluşumunda yer alan kıtaların nerede, ne zaman çarpıştığını açıkça ortaya koyar.
Örneğin, Appalaş Dağları Kuzey Amerika’da yer alır; ancak benzer jeolojik yapılar Avrupa’daki dağlarla eşleşir — bu, bir zamanlar aynı kara parçasında olduklarını gösterir.
📖 Kur’an’ın Üslubuna Uygunluk
Kur’an, insanların gözlemlediği somut nesneler üzerinden mesaj verir. O dönemde insanlar dağları gözlemleyebilir, ama kıtaların hareket ettiğini göremezdi.
Bu yüzden Kur’an’da, “hareket eden dağlar” ifadesi hem gözleme dayalı, hem de bilimsel gerçeğe işaret eden isabetli bir anlatımdır.
🗣️ Kur’an’da Kıtadan Değil Dağdan Bahsedilmesi Neden Önemlidir?
❝Çünkü dağ, insanların doğrudan gördüğü; kıta ise ancak bilimsel modellemeyle kavranan bir varlıktır. Allah, insanın anlayabileceği, gözlemleyebileceği örnekler üzerinden konuşur. Ama bu ifadeler, derinlemesine düşününce çok daha geniş gerçekliklere işaret eder.❞
Ayrıca: Dağlar depremi engeller mi makalemiz için
Araştırma ve Derleme
Mustafa Ali UÇAR
KAYNAK
Yorumlar