top of page

DOĞADA KÖTÜLÜK MÜ VAR?



"Eğer Allah hem sonsuz kudret, hem sonsuz ilim, hem sonsuz merhamet sahibiyse, doğadaki bu acımasız gibi görünen döngü neden var? Neden hayvanlar birbirini parçalayıp yiyor?"


Canlıların Birbirini Yemesi "Genel Bir Kötülük" Değil, Sınırlı ve Gerekli Bir Olaydır

❝ “Doğada canlılar birbirini yiyor, bu kötülüktür.” şeklindeki genelleme, hem istatistiksel olarak hatalıdır hem de metafizik olarak yüzeysel bir algıdır. ❞

🔻 1. Bu Bir “Aşırı Genelleme” Safsatasıdır


İlk olarak, “canlılar birbirini yiyor = doğa kötülükle doludur” önermesi, klasik mantıkta "hasty generalization" (aşırı genelleme) safsatasıdır.


🔹 Oysa doğada:

  • Canlı türlerinin %95’ten fazlası ya ototrof (kendi besinini üreten) ya da avcı olmayan heterotroflardır.

  • Yırtıcılık, tüm canlılık sisteminin küçük bir parçası, dengeleyici bir kuvvetidir.

Dolayısıyla, doğada şiddet istisnadır, denge ve karşılıklı fayda esastır.

🔻 2. Görünürde “Kötü” Olan Etkilidir Ama Yaygın Değildir

İnsan zihni:

  • Ağrıyı, şiddeti, yırtıcılığı hızlı algılar ve unutmaz (buna "negativity bias" denir).

  • Ama sakin, yapıcı, besleyici ilişkileri ya fark etmez ya da hafife alır.

🔹 Bu yüzden insanlar yırtıcı bir aslanın ceylanı parçalamasını “doğanın kuralı budur” diye zanneder.🔹 Oysa aynı doğada:


  • Mantarlar ağaçlarla,

  • Kuşlar çiçeklerle,

  • Balıklar diğer türlerle karşılıklı yarar (mutualizm) ilişkileri içindedir.


🟢 3. “Mutualizm” Hakim Olandır: Tabiatın Asıl Yasası İşbirliğidir

📌 Mutualizm nedir?İki farklı türün, birbirine zarar vermeden ortak fayda sağladığı ilişkidir.


📌 Örnekler:

  • Bitkilerle arılar: Polen taşınımı – besin karşılığı hizmet.

  • İnsan bağırsağındaki bakteriler: Sindirim yardımı – barınma.

  • Deniz balıklarıyla temizlikçi balıklar: Parazit temizleme – besin.

🔹 Bu ilişkiler doğanın büyük kısmını oluşturur.🔹 İşbirliği (mutualism), rekabetten daha yaygındır.


Doğadaki sessiz ama yapıcı ilişkiler “hikmetle yaratılmış düzenin” tezahürüdür.Yırtıcılık ise düzenin bozulmaması için var olan sınırlı bir denge unsurudur.

Her Şey Zıddıyla Bilinir” İlkesi ve Doğadaki Şerrin Hikmetli Varlığı

❝ Eğer şer olmasaydı, hayır bilinemezdi. Eğer çirkinlik olmasaydı, güzelliğin anlamı olmazdı. ❞— (İbn Miskeveyh, Tehzîbü’l-Ahlâk)

🌓 1. Zıtlıklar Olmadan Anlam Yoktur

Kelâm ve felsefede çok eski bir ilkedir:

"El-eşyâʾu tüʿrafu bi-eḏdâdihâ" – Her şey zıddıyla bilinir.

🔹 Bu ilke gereği:

  • Işık, karanlıkla anlam kazanır.

  • Sağlık, hastalıkla değer bulur.

  • İyilik, kötülüğün mümkünlüğü içinde görünür olur.

📌 Bu durum, ontolojik (varlıkla ilgili) bir zarurettir:Zıddı olmayan bir şey, bilinemez, tanınamaz ve seçilemez.


🧠 2. Kötülüğün Mümkünlüğü, Hayrın Zorunlu Bilinmesi İçindir


Doğada mutlak kötülük değil, göreceli şer vardır.Bu şer, şu üç nedenle gereklidir:

  1. Ahlâkî özgürlük için zıtlık gerekir:

    • Eğer kötülük hiç mümkün olmasaydı, iyiliğin ahlâkî bir anlamı kalmazdı.

    • Zıtlık, seçimi mümkün ve değerli kılar.

  2. Bilgi için karşıtlık gerekir:

    • İyilik, ancak kötülüğün tanınmasıyla zihinde anlam kazanır.

    • Aksi takdirde bilinçli bir farkındalık oluşmaz.

  3. Estetik ve varoluşsal denge için kontrast gerekir:

    • Kâinatta tıpkı bir sanat tablosunda gölgelerin ışığı belirginleştirmesi gibi, şer de hayrın parlaklığını açığa çıkarır.


Şer, Mutlak Olmayıp Nisbîdir (Görecelidir)


"Şer mutlak varlık değil, hayrın yokluğudur (ademidir); ayrıca çoğu zaman nisbîdir."

Bazı şer görünümlü durumlar (örneğin avcılık, ölüm), daha yüksek dereceli hayırların meydana gelmesinin zorunlu önkoşuludur.


  • Etçil hayvanlar olmasa otçullar aşırı çoğalır, bitki örtüsü yok olur, ekosistem çöker.


  • Ölüm olmasa türler arasında çeşitlilik ve dönüşüm imkânsızlaşır.

Sonuç:

Allah, doğayı en uygun dengeyle yaratmıştır. Bu dengenin gerçekleşmesi için bazı "zarurî" şer görünümleri, daha büyük hayırların taşıyıcısıdır.

Hayvanlarda Ahlâkî Sorumluluk Yoktur


  • Şer problemi esasen ahlâkî kötülük (insan kaynaklı) ve doğal kötülük (deprem, hastalık, ölüm gibi) olarak ikiye ayrılır.


  • Hayvanların birbirini yemesi ahlâkî bir fiil değildir, çünkü hayvanlar akıl ve irade sahibi değillerdir.


  • Bu nedenle, ahlâkî kötülük kavramı burada geçerli olmaz.


 Ekolojik Denge ve İlâhî Hikmet


  • Ekosistemler, canlılar arasındaki bu av-avcı döngüsüyle dengede kalır.


  • Eğer hayvanlar birbirini yemeseydi:

    • Otoburlar çoğalırdı, bitkiler tükenirdi.

    • Ekolojik çöküş olurdu.


  • Bu yüzden, bu döngü zorunlu bir hikmetin neticesidir.



 Acının Biyolojik Düzeyi ve Bilinç Meselesi


  • Hayvanların yaşadığı acı, çoğunlukla anlıktır ve onların duygusal bilinci insan gibi değildir.


  • Felsefî literatürde bu “fenomenal bilinç” problemi olarak tartışılır:


    Hayvanların acıyı bizim gibi şuurla yaşayıp yaşamadıkları kesin değildir.

  • İlâhî hikmet, onları bu bilinçten “muaf” kılarak onların şiddetli acılarla değil, içgüdüyle hareket etmelerini sağlamıştır.


 İnsan Merkezli Yanılgıdan Kaçınmak


  • "Kötülük" kavramını değerlendirirken sadece insan perspektifiyle bakmak çoğu zaman yanıltıcıdır.


  • Doğadaki düzenin amacı insan değil, bütün varlıkların birlikte uyumudur.


  • Bu nedenle hayvanların ölmesi, bizim “acı” algımıza göre değil, evrensel denge ve hayır ilkesiyle değerlendirilmelidir.


Allah’tan gelen her şey hayırdır; şer, varlığın değil yokluğun adıdır.”

Açıklama:


Kelâmcılar ve filozoflar çoğunlukla "şer"i ontolojik bir varlık olarak görmez:


  • Şer = bir iyiliğin eksikliği

  • Şer = dengenin bozulması değil, dengenin içinde yer alan bir araç

Örnek:

  • Açlık kötü görünür ama beslenmeye sevk eder.

  • Ölüm kötü görünür ama türün sürmesine hizmet eder.

  • Yırtıcılık kötü görünür ama hayatı ayakta tutar.


Sonuç:

Şer, çoğu zaman bizim bakış açımızdan öyle görünür. Hakikatte ise Allah’ın yaratmasında mutlak hayır ve düzen hâkimdir.

Doğadaki “canlının canlıyı yemesi” fiili, görünürde şer olsa da; ✅ En uygun düzenin şartıdır,✅ Allah’ın hikmetli fiilidir,✅ Mutlak değil, nisbî bir kötülüktür,✅ Daha yüksek dereceli bir hayrın aracısıdır,✅ Ahlâkî değil biyolojik ve gayesel bir vakıadır.

Bu argümanlar, doğada şer görünümündeki olayların Allah’ın rahmeti, adaleti ve hikmetiyle bağdaştığını ve daha yüksek düzeyde bir varlık-bilgelik ilişkisi içinde anlaşılması gerektiğini gösterir.



🌟 Bazı hayvan türleri, sınırlı düzeyde bir “irade” sahibi olabilir mi?

🧩 3. “Zımnî İmtihan” ve “İrade Katmanları” Tezi

Bu konuya dair alternatif bir yaklaşım şudur:


🔹 A) İrade mutlak değil, derecelidir

Tıpkı bilinç gibi, irade de basitten karmaşığa doğru dereceli olabilir:

  • İnsan → yüksek düzeyde bilinçli irade

  • Hayvan → sınırlı ve içgüdüyle karışık irade



🔹 B) Hayvanlar da “zımnî” olarak sınanıyor olabilir


Kur’ân’da hayvanlar hakkında geçen bazı ifadeler, onların yalnızca cansız birer “otomaton” olmadığını gösterir:

“Hiçbir hayvan yoktur ki, ümmetler (topluluklar) olmasınlar.”(En'âm 6:38)➤ Bu ayet, hayvanlara Allah katında bir toplumsal varlık ve sistem içinde değer atfetmektedir.
“Kıyamet günü, haklar mutlaka sahiplerine verilecektir. Hatta boynuzsuz koyun, boynuzlu koyundan hakkını alacaktır.”

📚 Kaynak:– Müslim, Birr, 15– Ebû Dâvûd, Akdiye, 1– Tirmizî, Kıyâmet, 2


🌿 4. Doğadaki Davranışlar İrade ve Ahlâk Yansıması Olabilir mi?


🔸 Hayvanların bazı eylemleri “ahlâkîmiş gibi” görünür:

  • Yardım etme (mutualizm ötesinde),

  • Topluluğu koruma adına kendini feda etme,

  • Adalet hissiyle ceza veya ödül davranışı.


🔍 Bunlar salt içgüdü değil, sınırlı seçim unsurları içeriyor olabilir.Bu da basit düzeyde bir “imtihan alanı” olabilir.





Kaynaklar.












Hazırlayan: MUSTAFA ALİ UÇAR


 
 
 

Comentários


  • Twitter
  • YouTube
  • Facebook - White Circle
  • Instagram - White Circle

Hubeyb öndeş 

bottom of page